Arkeolog Oktay Hacıoğlu Artvin’in Arhavi ilçesindeki 2 bin 600 rakımlı Demirkapı Yaylası’nda bulduğu semboller Türk tarihini değiştirebilir.


Bulutlarla arkadaş olan Demirkapı Yaylası’nda araştırmalar yapan Oktay Hacıoğlu bölgedeki 2 sahada yaklaşık 100 kadar petroglif buldu. Daha da ilginci bu petrogliflerde Şaman inancına sahip Ön Türklere ait olabilecek bir çok sembolün bulunmasıydı. 
 


Arkeolog Oktay Hacıoğlu, Vatan’a yaptığı açıklamada, “Kaya üzerine yapılan yontma resimler 15 bin yıllık insan tarihini anlamlandırıyor. Kaya resimlerinde sağlıklı bir yaş tespiti zor. Ancak yapıldıkları dövme tekniğinden yola çıkarak en erken 5 bin, en geç 15 bin yıllık olduğunu tahmin ediyoruz. Ural-Altay bölgesinden sonra Anadolu ve Kafkas coğrafyasında bulunan en eski petrogliflerle karşı karşıyayız. Özellikle buradaki bir panoda bulunan pagan figürü 9 kollu güneş ve at üstünde kam (şaman ayinlerini yöneten din adamı, büyücü) betimlemesinin en eskisi olduğunu düşünüyoruz. Bölge yılda 1 ya da 2 kez dini ritüellerin yerine getirildiği bir tapınak alanına benziyor” dedi.  
 
Ön Türkler mi?
 
Oktay Hacıoğlu bölgede detaylı bir bilimsel inceleme yapılması gerektiğini belirtiyor: “Şaman inancını yansıtan bir çok kaya resmi var. Bu sahanın yaklaşık 3 km. güney yamacında taş ve moloz yığınlarıyla korunan korugan haline getirilen iki kurgan (Türk ve Altay kültüründe kutsal mezar) tespit ettik. Bulgular Orta Asya’dan Ön Türklerin 1071’den çok daha önce Anadolu’ya girmiş olabileceğini gösteriyor.

Kaya resimleri çok önemli

 
Dünyanın en önemli Göktürk uzmanlarından olan Yeditepe Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, “Rahmetli Servet Somuncuoğlu ile yaptığımız çalışmalarda Türklerin Anadolu’ya çok daha erken girdiğini ispatladık. Hakkari Tırşin Yaylası’nda, Erzincan, Erzurum, Burdur, Denizli, Ankara Güdül, Kastamonu’da Türklerin daha önce bulunduğuna dair pek çok kanıt elde ettik.  Bulunan kaya resimleri çok önemli. Türklerin Anadolu’ya çok daha önce geldiğini gösteriyor. 1071 tezi çökmüştür. Tarihin yeniden yazılması gerekir.”
 
Türk’ün tarihi
 
M.Ö. 14. yüzyılda Çin kaynaklarında geçen ‘Tik’ ve ‘Tikler’in Türkleri işaret ettiği biliniyor. Türk ismi yazılı olarak ilk kez M.Ö. 1328 yılında Çin kaynaklarında ‘Tu-kue’ olarak geçiyor. Roma kaynaklarında ise M.S. 1. yüzyılda Türkler’den bahsediliyor. Tarihte Türk ismini ilk olarak 6. yüzyılda Göktürkler kullandı.
Kenya’da çalışan arkeologlar, dünyanın en eski taş araçlarını buldular. Bu taş araçlar insanlık tarihiyle ilgili bilinen her şeyin sorgulanmasına yol açacak nitelikte.

Nedeni ise yaklaşık olarak 3.3 milyon yaşında olan bu araçların, daha önce bulunan en eski taş araçlara göre 700 bin yıl daha yaşlı olması. Hatta bu araçlar bilinen insanlık tarihinden bile daha yaşlı. Her ne kadar bu taşlar eğitimsiz bir göze normal gözükseler de, arkeologlara göre kesinlikle araç tanımına uyuyorlar. Araştırmacılar, Kenya’nın kuzeyinde yer alan kazı alanında bu taşlardan 149 adet bulmuş durumdalar. Smithsonian’ın açıklamasına göre bu araçlar büyük ihtimal ile tamamen gelişmemiş teknikler kullanılarak üretilmişlerdi. Açıklamada belirtilene göre bu araçların üretiminde iki yöntemden biri kullanılmaktaydı: Taşın düz bir taş üzerine yerleştirilerek bir “çekiç taş” ile şekillendirilmesi ya da üreticinin taşı iki el ile tutarak yere vurması. Ancak buradaki en ilginç nokta bu araçların yaşı. Bölgede yapılan karbon izotop testleri, bu araçları Homo genus’un 2.8 milyon yıl önce ortaya çıkmasından daha eski bir döneme yerleştiriyor. Bu keşif, bilim adamlarının “erken insanların” beyin gelişimi ve varoluş tarihi hakkındaki -görüşlerini yeniden düşünmelerinin gerektiği anlamına gelmekte. Şimdiye kadar bilinen en eski taş aletler Etiyopya’daki Gona arkeolojik alanında bulunmuş ve 2,6 milyon yıl öncesine ait oldukları tespit edilmişti.



Burak (Arapça: براق‎), İslam inancına göre, Muhammed'in Miraç'ta kullandığı binektir. Burak, Arapça yıldırım, şimşek, parıldamak, ışıldamak anlamlarına gelen Berk kelimesinden türetilmiştir. Kur’an’da böyle bir isim geçmemekle beraber, hadis kaynaklarında böyle bir varlığın olduğu yer almaktadır.
Türk toplumunda erkeklere verilen bir isim olarak da kullanılmaktadır.
Ayrıca İslam inancında, eşi Sare ile yaşayan İbrahim peygamberin diğer eşi Hacer ve oğlu İsmail'i ziyaret etmek için Mekke 'ye giderken Burak'ı kullandığı ve aynı gün içinde akşam vakti yine Burak ile geri döndüğü ifade edilmektedir.
Buhari Salât, 8'de Burak şu şekilde geçmektedir:
« Bundan sonra katırdan küçük ve merkepten büyük, beyaz renkte "Burak" isminde bir hayvana bindirildim. Bu hayvan, her adımını, gözün görebildiği son noktaya atıyordu. Bir anda Mescid-i Aksa'ya geldik. Cebrâîl, Burak'ı, bütün peygamberlerin bineklerini bağladıkları bir halkaya bağladı. »




"İsrâ" hâdisesinde Cebrâil (a.s) tarafından getirilen ve Hz. Peygamber'in bu mucize sırasında bindiği hayvanın adı.
Hz. Peygamber'in en büyük mûcizesi, hiç şüphesiz Kur'an'ı Kerîm'dir. Fakat Hz. Peygamber, Kur'an dışında, diğer peygamberler gibi bazı mûcizelerde göstermiştir. Bu mûcizeler içinde en büyüklerinden biri de, İsrâ* ve Mirac* hadisesi olduğu kesindir. İsrâ hadisesi, yani Mescid-i Aksâ'*dan Mescid'i Haram*'a kadar olan yolculuk İsrâ suresi 1. ayetinde şöyle açıklanır: "Kulu (Muhammed)'i bir gece, ayetlerimizden bazısını kendisine gösterelim diye, Mescidi Haram'dan alıp çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksâ'ya kadar götüren, Allah, her türlü eksikliklerden münezzehdir, uzaktır. Şüphe yok ki, o her şeyi işiten, her şeyi görendir. " (17/1).
Bu ayette de anlatıldığı gibi Hz. Peygamber (s.a.s.) Mescid-i Aksâ'ya bir gecede getirilerek, buradan da yüksek makamlara çıkarıldı. Kendisine çok harikûlâde haller ve şeyler gösterildi.
Kısaca anlattığımız bu yolculuğun ilk bölümünü Hz. Peygamber "Burak" denilen ve manevî binekle yapmıştır (Müslim, İman, 259). Çeşitli rivayet ve tarihî bilgilere göre, bu binit, katırdan küçük, merkepten büyük beyaz renkli çarptığında ayaklarını hızlandıran, uyluğunda iki kanadı olan ve adımını gözünün gördüğü mesafenin biraz daha ilerisine atabilen bir hayvandır (İbn Sa'd, Tabakat, I, 214; Tecrid-i Sarih Tercümesi, X, 66; Aliyyü'l-Kârî, Şerhu'ş-Şifâ, I, 381). Burak ismi ona, renginin son derece parlak olması sebebiyle veya hızı şimşeği andırdığı için verilmiştir (İbnü'l-Esîr, en-Nihâye, I, 120; Nevevi, Şerhu'l-Müslim, II, 210). Yine bazı İslâm tarihleri, sözkonusu bineğe Hz. Muhammed (s.a.s.)'den önceki bazı peygamberlerin de bindiği (İbn Hişam, es-Siretü'n-Nebevi, Mısır 1952, II, 397), meselâ Hz. İbrahim (a.s.) Burak'a binip önüne Hz. İsmail'i, terkisine de Hz. Hacer'i bindirerek Mekke'ye getirdiği bu rivayetler arasındadır. (İbn Sa'd, Tabakât, I, 150; Köksal, M. Asım, İslâm Tarihi (Mekke devri) İstanbul 1981, 350-351).
Mitoloji Kervanı. Blogger tarafından desteklenmektedir.
Google Analytics