Türk Tarihi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Tarihi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Görsel sonucu
I. GÖKTÜRK DEVLETİ
552 yılında BUMİN KAĞAN tarafından Orta Asya'daki AVAR hakimiyetine son verilerek kuruldu. Başkenti ÖTÜGEN'dir. Bumin KAĞAN kardeşi İSTEMİ YABGU'yu ülkenin batı topraklarına gönderdi.

İSTEMİ YABGU'NUN BATI SİYASETİ:
İstemi Yabgu İpek yolunu kontrol etmek amacıyla AKHUNLARA karşı İran'daki SASANİ devletiyle işbirliği yaptı. Bu işbirliği sonucu Akhun Devletinin toprakları Sasaniler ve Göktürkler tarafından paylaşıldı.
İstemi Yabgu; bu defa Sasanilere karşı BİZANS ile işbirliği yaparak, Sasani devletinin zayıflamasını sağladı.



NOT: Göktürk- Bizans işbirliğinin Sasanileri zayıflatması, Hz. Ömer Devrinde İslam Ordularının Sasanileri yenmesini kolaylaştırmıştır.



GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN İKİYE AYRILMASI VE YIKILMASI:
Bumin Kağan'dan sonra yerine sırasıyla oğlu Ko-Lo, Mukan(En parlak devir), Tapo ve İşbara geçti. Bu süre içinde Batı Yabgusu İstemi Yabgu daima doğudaki hakana bağlı kaldı. Ancak İstemi Yabgu'nun ölümünden sonra yerine geçen oğlu TARDU aynı itaati göstermedi. Çin'in kışkırması ile I. Göktürk Devleti Batı ve Doğu Göktürk Devleti olarak ikiye ayrıldı. Her ikisine de daha sonra Çinliler son verdi.

II. GÖKTÜRK DEVLETİ(KUTLUK DEVLETİ)(682-744)
I. Göktürk devletinin parçalanıp yıkılmasıyla, Çinin egemenliğinde yaşayan Türkler, 50 yıl süren bir esaret dönemi yaşadılar. Bu süre içinde defalarca Çine karşı ayaklandılar. Ancak başarılı olamadılar. 682 Yılında KUTLUK KAĞAN'ın başlattığı ayaklanma başarılı oldu. Türkler Çinlileri topraklarından atarak yeniden bağımsızlıklarına kavuştular.(682). II. Göktürk Devleti'ne kurucusundan dolayı KUTLUK DEVLETİ de denir.

NOT: Kutluk Kağan Çine karşı "Ulusal Kurtuluş Savaşına" girişerek II. Göktürk devletini kurmuştur. Bu özelliği ile Kutluk Kağan Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran M.Kemal Atatürk'e benzer.

II. Göktürk Devleti en parlak devrini BİLGE KAĞAN zamanında yaşamıştır. Bilge Kağan ülkeyi kardeşi KÜLTİGİN ve veziri TONYUKUK ile yönetmiştir. Bilge Kağan'dan sonra zayıflayan Devlet; Karluk, Basmil ve UYGUR Türkleri tarafından 744 yılında yıkılmıştır.

GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN TÜRK TARİHİNDEKİ ÖNEMİ:
1)- Tarihte ilk defa Türk adıyla kurulan devlet, Göktürk Devleti'dir.
2)- Orhun Anıtlarını dikerek (II.Göktürk zamanında) Türk tarihi ve Türk edebiyatının ilk yazılı kaynaklarını oluşturmuşlardır.
3)- Milliyetçilik duygusu, Fransız ihtilalinden 1000 yıl önce Göktürkler döneminde en yüksek seviyede yaşanmıştır.
4)- Asya Hun Devleti'nden sonra Türkleri tarihte ikinci defa tek bayrak altında toplamayı başarmışlardır.

GÖK-TÜRK HAKANLIKLARI

6. asır ortalarında kurulan Gök-Türk hakanlığı, Türk kültürünün en iyi temsilcisi olmuştur. Bu yönüyle Asya'daki Büyük Hun İmparatorluğundan sonra ikinci büyük Türk İmp. değerini taşır. Gök-Türk Hakanlığı "TÜRK" sözünü ilk defa milli devlet adı olarak kabul etti. Doğudaki Yakut Türkleriyle, batıdaki Oğur Türklerinin bir kısmı dışındaki bütün Türk asıllı kütleleri birleştirip bir çatı altında toplamayı başarmıştır.

Bu kütleler daha sonra gittikleri yerlerde "Türk" adını ve Gök-Türk idari,siyasi ve iktisadi geleneklerini yaşatmışlardır. Bu Türklerin tarihinde Gök-Türk teşkilatının, edebiyatının, hayat anlayışının ve töresinin izleri devamlı olarak görülmüştür. Orta-Asya, Türkistan, Maveraünnehir, Kuzey Hindistan, İran, Anadolu, Irak, Suriye ve Balkan Türkleri, Göktürk'ler yolu ile Türk'tür.

6.-9.YÜZYILLARDA ORTA ASYA

1-TÖLES'LER: Bütün Orta Asya'da yayılmış olan en kalabalık Türk grubudur. 50 kadar kabileden meydana gelmekteydi. Bu kabileler Hun'lardan geldikleri gibi, dilleri ve örf adetleri de Göktürkler'inki ile aynı idi. Göktürkler zamanında Orta ve doğu Asya da gruplaşan Töles'ler rol oynamıştır.
2-TARDUŞ'LAR: Töles'lerin en zengin ve cesur kabilesi olup Orhun nehri ile Altaylar arasında bulunuyorlardı.
3-UYGURLAR: Tola Irmağının kuzey bölgesinde yer almışlardı.
4-On-OKLAR: Altayların batısında Seyhun yakınlarına kadar uzanan geniş bölgeye yayılmışlardı. 10 kabileden kurulu olup "Batı Göktürkleri" diye anılırlardı. Türgiş'ler ve Karluk'lar bunlar arasındadır.
5-BASMIL'LAR: Daha çok İç Asya'da BEŞBALIK havalisinde görülen Basmıl'ların yabancı bir kavim olup Türklerle karıştığı belirtilmektedir.
6-KIRGIZ'LAR: Baykal'ın batısında Yenisey ırmağının kaynakları bölgesinde idi.
7-OĞUZ'LAR: Selenga Irmağı-Ötüken bölgesinde bulunuyorlardı.
8-KİTAN, TATABI, DOKUZ-TATAR, OTUZ-TATAR: Moğol soyundan kabileler doğu bölgesinde KERULEN ve ONON nehirleri çevresinde yaşıyorlardı.

Bu topluluklar, zaman zaman yer değiştirdikleri gibi, arada bir çözülen boylardan yeni birlikler de meydana gelmekteydi. Yani bu etnik yapı oldukça hareketli ve oynaktı.

BİRİNCİ GÖK-TÜRK HAKANLIĞI

Göktürk'ler tarih sahnesine Altay dağlarının doğu eteklerinde çıkmışlardır. Demircilikle uğraşıyorlar ve Juan-Juan'lara silah yapıyorlardı. Türk kütlesi Juan-Juan'lara federatif nitelikte bir bağla bağlıydı.

Göktürk Devletinin kurucusu BUMİN'in atası "ŞAD" ünvanını taşıyordu. (Bilge Şad) Bumin'den hemen önce gelen TUVU adlı kralda "büyük yabgu" olarak tanınıyordu.

GÖKTÜRK DEVLETİNİN KURULUŞU VE BUMİN KAĞAN

Bumin 534 yılında Kuzey Tabgaç hükümeti ile siyasi ilişki kurmuştu. 542 yılında akıncılarının başında HUANG-HO ırmağı yakınlarında görülmüştü. 545 yılında Tabgaç hükümdarının gönderdiği elçiyi "İmparatorluktan nezdimize elçi geldi, devletimiz bundan gurur duyar" sözleri ile karşılamıştı.

Bumin Juan-Juan'lara karşı ayaklanan bir kısım Toles'lerin isyanını 546'da bastırmıştı. O devlet hükümdarı ile eş değerde olduğunu göstermek için Juan-Juan devletinin hükümdarının kızı ile evlenmek istedi ama bu isteği kabaca reddedildi. Bunu üzerine Batı Tabgaç prensesi ile evlendi ve Juan-Juan'lara savaş açtı. Savaşı üstün bir şekilde kazandı Juan-Juan hükümdarı intihar etti.
Bu zafer üzerine Bumin "İL-KAĞAN" ünvanını alarak hakanlığını kurdu. Eski Hun İmp. başkent bölgesi olan Ötüken'i merkez yaptı(552) ve aynı yıl içinde öldü.



MUKAN KAĞAN'IN HÜKÜMDAR OLUŞU


Bumin Devletinin batı kanadını "yabgu" unvanını taşımak üzere küçük kardeşi İstemi'ye vermişti. İstemi batıda fetihlerine devam ederken Ötüken'de Bumin'in oğlu KOLO iktidara geçti. Fakat o da çok yaşamadı. Bunun üzerine MUKAN hakan oldu. (553)

Tarihi kayıtlar Mukan Kağan'ın heybetli bir görünüşü,parlak ve etkili gözleri olduğunu yazar. Kudretli ve haşin bir hükümdar olduğu da belirtilmiştir. İktidarı zamanında (553-572)Göktürk Devleti haşmetli çağına ulaşmıştır.
Mukan Kağan Juan-Juan'lara son bir darbe daha indirerek bu devletin tamamen tarih sahnesinden silinmesini sağladı. Daha sonra doğuda Kitan'ların, Kuzeyda Kırgız'ların ülkelerini hakimiyeti altına aldı. Çin'de Batı Tabgaç'ların yerine geçen Çu Hanedanı ile öteki Çi Hanedanını baskı altına aldı. Batıda İstemi'nin harekatı devam ediyordu. Bu bölgedeki Ak-Hun devleti ile Maveraünnehir halkı Çin'den yardım istemişlerdi. Onlara Çin askeri desteğinin sağlanmasını önledi.
564'ten sonra Çi başkentini kuşatan Mukan Kağan kızı Aşına'yı Çu İmparatoru ile evlendirdi. Geniş ülkelere ve 100.000 kişilik bir orduya sahip olan Göktürk hakanı Çin İmp. tarafından akrabalık kurma yolu ile yatıştırılmıştı.

İSTEMİ YABGU VE BATI SİYASETİ

Mukan'ın emrindeki ordu Hakanlığın doğu kanadının ordusuydu. İstemi kumandasındaki ordu ise batı bölgesinde hareket halindeydi. İstemi Altayların batısını Isık Gölü ve Tanrı Dağlarına kadar kısa zamanda hakimiyetine aldı. Geniş çaptaki siyasi ve askeri faaliyetleriyle Orta çağın en büyük iki devleti olan Sasani İmp. ve Bizans'ı Göktürk politikasının izinde yürütmeyi başardı. Böylece Türk Hakanlığını bir dünya devleti durumuna yükseltti.

O zamanlar Ak-Hun'lar ipek transit ticaretini ellerinde tutuyorlardı. İstemi onları baskı altına aldıktan hemen sonra müttefiki durumundaki Sasani hükümdarı Anuşirvan'a kızını vererek evlilik yoluyla akraba bağı kurdu. Bu iki müttefik tarafından sıkıştırılan Ak-Hun Devleti yıkıldı ve toprakları bu iki devlet tarafından paylaşıldı. Maveraünnehir, Fergana'nın bir kısmı Batı Türkistan'ın güneyi, Kaşgar, Hoten vb. Göktürkler'in eline geçti. Böylece İç Asya kervan yolu üçüncü kez Türklerin kontrolüne girmiş oldu.
Ancak bu sırada Sasani hükümdarı Anuşirvan huzursuzluk çıkarmaya başladı. Ak-Hun'lara karşı kazanılan zaferde pek faydası olmamıştı,buna rağmen aslan payını almıştı. Yinede memnun değildi.Kervan yolu üzerindeki Maveraünnehir'i ele geçirmek istiyordu. Ayrıca ipek ticareti dolayısıyla Türklerin eline geçen yüksek gelirden onları mahrum bırakmak istiyordu. Bu gergin ortamda İstemi'nin gönderdiği elçileri bile hile yaparak öldürttü.
Göktürk fetihleri bu sırada Hazar Aral kuzeyine doğru gelişmekte idi. İstemi İran ile uzlaşmaktan ümidini kesince, Bizans'a döndü. İstanbul'a bir elçilik heyeti gönderdi. Sogd'lu tacir ve diplomat MANYAK bu heyetin başkanıydı. (568)
Tarihte Orta Asya'dan Doğu Roma'ya giden ilk resmi heyet budur.

İpek meselesi Göktürkler kadar Bizans'ı da yakından ilgilendiriyordu. Onlarda Sasani'lerin aracılığından kurtulmak istiyordu. Bu bakımdan Bizans imp. 2.Justinos Türk elçilerini ilgi ile karşıladı. İstemi'nin Türkçe gönderdiği mektuptan ve Manyak'ın ağzından işin ciddiyetini anladı.
2.Justinos, ittifak anlaşması yapmak üzere Bizans umumi valilerinden ZEMARKHOS başkanlığında bir heyeti İstemi'ye gönderdi. Bizans elçileri Türk heyeti ile birlikte Karadeniz, Kafkaslar, Hazar Denizi, Aral Gölü, Talas yolunu takip ederek Tanrı Dağlarındaki Ak Dağ'da İstemi Yabgu'nun huzuruna çıktılar.
İstemi'nin Bizans ile anlaşma siyaseti istenilen sonucu verdi ve 571 yılında Sasani Bizans çatışması başladı. Bu sırada Göktürklerin hakimiyeti Harezm'e ve daha kuzeye doğru yayılmış ve oralarda Taşkent vb. gibi 8 bölge hakanlığa bağlanmıştı. İsteminin orduları Azerbaycan'a girdi.
Bu arada Göktürk Bizans siyasi ilişkileri bozuldu. Çünkü Bizans'lılar Güney Kafkasya'daki Sabar Türk hakimiyetini yıkarak bu Türk kütlesini dağıtmış Juan-Juan artıklarını ise ülkesinde barındırmaya başlamıştı. Böylece Göktürklerin Azerbaycan üzerinden gelerek Güney Kafkasya'daki Türklerle bağlantı kurma teşebbüsünü de engellemiş oluyordu. Bu sebeplerle İstemi doğrudan doğruya İran'a hücum etmedi. Fakat İstemi Yabgu'nun geliştirdiği siyasetin bir başka önemli sonucu da şu idi: 19 yıl süren Sasani Bizans mücadelesinden sonrada iki devletin arası düzelmemişti. Nihayet Bizans İmp. Herakleios'un Sasani başkentine kadar uzanan seferleri (622-628) bu devletin son mecalini de kırmış, bu durum İran'da İslamiyet'in yayılmasında büyük önem arz etmişti.
MUKAN KAĞAN'IN ÖLÜMÜ

İstemi Yabgu'nun faaliyetleri de dahil olmak üzere Göktürk İmp.daki bütün askeri,siyasi teşebbüsler Mukan Kağan adına yapılmaktaydı. Bu büyük eşsiz hükümdar 572 yılında öldü. Ötüken'de büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Bu törene komşu devlet ve kavimler hususi heyetlerle katıldılar. Bizans'ta törene heyet gönderen devletler arasındaydı.

Mukan Göktürk Devleti'ni muazzam bir genişliğe ulaştırmıştı. (Yaklaşık olarak 10,5 milyon km kare) Hatırası uzun zaman unutulmadı. Türkler onu saygı ile anar oldular. Orhun Kitabelerinde şahsiyeti şöyle belirtilmiştir:
"Dört tarafa ordu gönderip kavimleri hep itaat altına almış, başlılara baş eğdirmiş, dizliler diz çöktürmüş; ileride Kadırgan (Kingan) Dağlarına, geride Demirkapı'ya (Maveraünnehir) kadar Türk milletini hakim kılmış; bu ülkeler arasında Göktürk kavmi İdi-Oksız (Hür,bağımsız) oturur olmuş, bilge kağan imiş, alp kağan imiş, buyruk ve beğleri, kavmi hep bilge ve cesur imişler..."

MUKAN'DAN SONRA GÖK-TÜRK HAKANLIĞI

Mukan'ın yerine kardeşi TAPO geçti. (572-581) Kudretli hakanlığın yeni hükümdarını tebrik etmek için Çin'deki Çu ve Çi hanedanları heyetler gönderdiler. Çu heyeti 100.000 top ipekle Ötüken'e gelmişti. Çi heyetine ise bu devletin başkumandanı başkanlık ediyordu. Yeni Kağan Çu ve Çi imp. "oğullarım" diye hitap ediyordu. Bu bütün kuzey Çin'in Türk himayesine alındığını gösteriyordu.

Tapo ülkenin çok genişlediğini düşünerek doğrudan doğruya kendisi idaresinde bulunan kanadı ikiye ayırdı. Doğuya yeğeni İşbara'yı Batıya da küçük kardeşi Jo-Tan'ı "kağan" unvanları ile tayin etti. Bir Çin prensesi ile evlenmek düşüncesine kapılan Tapo,budist misyonerlerinin sözlerine kanarak Buda dinini korumağa kalktı. Halbuki bu dinin Türk bünyesine uymadığı yönleri kendisinden önceki yöneticiler tarafından ortaya konulmuştur. Bir Budist tapınağı ve Buda heykeli yaptırdı.
Tapo dış siyasette de yanlış adımlar etti. Çin'deki Çu hanedanı 577'de Çi'leri ortadan kaldırmıştır. Bir Çi prensi kaçarak Göktürklere sığınmıştı. Tapo bu prensi "Çin Kaganı " ilan etti. Bu durumdan dolayı Çu'larla arası açıldı. Kalabalık bir ordu ile Çin üzerine yürüdü. Kendisine yeni bir Çin'li prenses vaat edilince harekatı durdurdu. Fakat Çinlilerin yeni bir şartı vardı. Çin prensesinin karşılığında,Göktürk'lere sığınmış olan Çin prensinin teslimi isteniyordu.
Bir av esnasında bu prensin Çu'lar tarafından kaçırılmasına göz yumulduğu için Tapo'nun millet arasındaki itibarı çok sarsıldı. Böylece Göktürk birliğinde ve kültüründe çatlaklar belirmeye başladı.
Aynı yıllarda önemli bir hadisede İstemi Yabgu'nun ölümü oldu (576). Bu büyük şahsiyetin ölümü de Göktürk topluluğunda sarsıntılar yarattı. İstemi'nin hatırası da Türkler tarafından Mukan Kağan gibi saygı ile muhafaza edildi. Kitabelerde bile, resmi ünvanı "Yabgu" olan İstemi; "kağan" olarak belirtilmiştir.
HAKANLIĞIN İKİYE BÖLÜNÜŞÜ

Bu sıralarda Göktürk imp., sınırları en geniş olduğu dönemleri yaşıyordu. Batıda Kafkasya'nın kuzeyine ulaşılmıştı. Bizans tehdit ediliyordu. Kırım'da Bizans'a ait olan ünlü KERÇ Kalesi Türk kuvvetleri tarafından feth edilmişti. Göktürk hakimiyeti doğuda Mançurya'dan batıda Karadeniz kıyılarına ulaşıyordu. (576)

İstemi'nin yerine oğlu TARDU geçti. Cesareti ve savaşçılığı ile babasına benzeyen Tardu siyasi ihtirasını engelleyemedi; Tapo ise hakanın devlet bünyesinde açtığı yaraları büsbütün derinleştirdi.
Mukan'ın oğlu, hakanlığın kendisine verilmiş olmamasından dolayı küskündü. Çinliler onu Tapo'ya karşı kullanarak Tardu'nun yanına gitmesini öğütlediler. Halbuki Mukan bile, onu kendi yerine namzet göstermemişti. Çünki annesi Türk soyundan değildi. Tapo ölürken bu prensin hakan olmasını vasiyet etmişti, fakat devlet meclisi bunu kabul etmeyerek İŞBARA'yı hakanlığa getirmişti.
Çin Göktürkler arasındaki bu ayrılığı körüklemeye devam etti. Mukan'ın oğlu ile İstemi'nin oğlu birleşerek yeni hakanla savaşa hazırlandılar. Doğudaki İşbara Kağan'da o sırada bir başka Çinlinin Çu prensesi olan karısının telkinlerine kapılmıştı. Bu prenses Çu'ları yıkarak Çin'de iktidarı ele geçiren Sui hanedanından, kendi ailesinin öcünü almak için İşbara'yı sıkıştırıyordu.
İşbara Çin'e kuvvet sevk etti. Sui imp.ise 10.000 kadar Türk'ü Çin'den uzaklaştırdı. Bunlar eskiden beri Çin şehirlerinde ticaretle uğraşıyorlardı ve dostluk münasebetleri çerçevesinde bazı imtiyazlara sahip bulunuyorlardı.
İşbara'nın ordusu ile Çin'e girmesi üzerine Çin entrikaları büsbütün yoğunlaştı. Çin imp.derhal Tardu'ya altın kurt başlı bir sancak gönderip onu Göktürk hakanı olarak tanıdığını bildirdi. İşbara, Çin'de düşman askerlerine ilaveten kendi kumandaları arasına sokulmuş bölücü eğilimlerle de mücadele ederken Tardu, hakanlığın doğu kanadının yüksek hakimiyetini tanımadığını ilan etti. (582)
Çin'de 350 yıldan beri ilk defa siyasi birlik kurulmuştu. Sui sülalesi,sonraki kudretli TANG Hanedanına siyasi yönden basamak vazifesi görmek üzere iktidarı ele geçirmişti. Bu iktidarın başladığı yıllarda, Göktürk hakanlığı ise resmen ikiye bölündü.

DOĞU GÖK-TÜRK HAKANLIĞI

İşbara zor şartlar altında idi. Yüksek rütbeli kumandanlardan şüphelenmeğe ve onları cezalandırmağa başladı. Bu davranışları karşısında bazı prenslerle kumandanlardan bir kısmı Çin'den yardım istemek zorunda kaldı. Çevresinde nefret ve korku uyandıran İşbara'da kudretinden çok şey kaybettiğini görüyordu. Kendiside Çin hükümdarına başvurarak barış dileğinde bulundu. Çinliler bunu sevinçle karşıladılar ve ünlü Çin generali Çang-sun Şeng başkanlığında bir heyeti İşbara'ya gönderdiler.

İşbara ile yıllarca mücadele eden bu adam Türkleri çok yakından tanıyordu. General görüşmede İşbara'ya karısının ve diğer Türk ileri gelenlerinin önünde hakaret edecek kadar ileri gitti. "Çin imp. oğlu" olduğunu kabul eden İşbara'yı BENDE ilan ettikten sonra ülkesine döndü.
Doğu Göktürk Hakanlığı böylece Çin himayesine girmiş oldu.

ÇİN BASKISI

Türkleri büsbütün Çinlileştirmek maksatıyla, halkı Çince konuşmaya, Çinliler gibi giyinmeye, Çin adetlerini kabule zorlaması için İşbara'yı sıkıştırmaya başladı.

Hakan, Çin imp. gönderdiği 585 tarihli mektubunda bu istekleri şöyle cevaplandırdı: "Size bağlı kalacak, haraç verecek, kıymetli atlar hediye edeceğim. Fakat dilimizi değiştiremem, uzun saçlarımızı kestiremem, halkıma sizin elbiselerinizi giydiremem, adetlerinizi, kanunlarınızı alamam. Bütün bunların imkanı yoktur, çünkü bu bakımdan halkım, bütün milletim hassasiyetle çarpan tek bir kalptir." ve fakat ilave ediyordu: "Sui imparatoru dünyanın gerçek hakimidir. Gökte iki güneş olmadığı gibi, yerde de iki hükümdar olmamalıdır."
Göktürk Hakanlığı parçalanmıştı. Devlete bağlı kütleler ayaklanıyordu. Türkler Çin'e iltica etmeye başlamıştı. Türk hükümdar ailesi mensupları birbirine düşmüştü. Bu karışıklıkta İşbara öldü. (587) Yerine kardeşi YEHU geçti.

Gerek Yehu,gerek ondan sonra iktidara gelen TÜLAN zamanlarında durum düzelmedi. Ünlü Çin generali Çang-Sun Şeng, Göktürk Hakanlığı'nı büsbütün çökertmek için elinden geleni yapıyordu. Ayrıca elçi olarak geldiği Ötüken'de türlü hilelerle Türk hanedan üyelerini birbirine düşürüyordu. Çinli generalin en büyük destekçisi ise hakanın karısı olan Çin'li prensesti.

Evvelce Çin'le arası iyi olan Tardu bu sefer Doğu Hakanlığını idaresi altına almak istemişti. Bu yüzden Çinliler Doğu Hakanı KİMİN'i Tardu'ya karşı kullanmaya başladılar.

Kimin Çin imp. gönderdiği 607'deki mektupta "Haşmetpenah'ın aciz bir bende si" olduğunu, hatta vaktiyle İşbara'nın bile reddettiği "Türk kavmini Çinliler gibi yapmağa giyim adet ve dilde Çinlileştirmeğe, hazır bulunduğunu" yazabilmiştir.

ŞİPİ KAĞAN

Kimin'in ölümü üzerine yerine geçen oğlu ŞİPİ (609-619) Türklerin çok kırılmış olan gururunu ve şerefini, biraz kurtarabildi. O da bir Çin'li prensesle evlendi ama bunu Çin'in iç işlerine karışmasını önleyici bir paravan olarak kullanmayı başardı. Hakanlık topraklarındaki karışıklığı giderdi. Hatta batıda Tibet'e doğuda Amur'a kadar olan bölgeleri idaresi altına aldı.

Durumdan endişe eden Çinliler değişmez planlarını ortaya tekrar çıkardılar. Türk Hükümdar ailesi içinde ayrılık yaratmak için Şipi'nin küçük kardeşi ÇİKİ ŞAD'a hakanlık teklif ettiler. Çin hakimiyetinin rezaletlerini ve milletin perişanlığını gören genç Türk prensi bu teklifi reddetti, kendisine vaat edilen Çinli prensesi de geri çevirdi.
Çinliler bu sefer başka bir yol denediler: Göktürk komutanlarından birini pusuya düşürerek öldürdüler. Sonra da Hakana, bu komutanı kendilerine başvurarak işbirliği teklif ettiğini,fakat "aradaki dostluktan" dolayı onu ortadan kaldırmayı uygun bulduklarını bildirdiler. Böylece Hakanla Göktürk başbuğlarının arasını açmayı tasarlıyorlardı. Fakat Şipi bu oyuna gelmedi. Bu davranışların Çin Türk anlaşmasını bozduğunu ileri sürerek yıllık ödedikleri haracı kestiler, savaşa hazırlandılar.
Göktürk Hakanı kuzey eyaletlerinde geziye çıkmış bulunan Çin imp. bir baskınla ele geçirmeyi planladı. Fakat bu gizli planı, Ötüken'de oturan Çinli prenses el altından Çin'e ulaştırdı. İmparator süratle geri dönmeye başladı. Yine de, kendisini takip eden Göktürk süvarileri tarafından Yen-men mevkiinde kuşatıldı. Hiçbir kurtuluş ümidinin kalmadığı, Çin hükümdarının büyük bir kedere kapılarak ağladığı sırada, yine Çinli prenses imdada yetişti: Göktürk ülkesinde büyük bir isyanın çıktığı söylentisini yayarak Türk ordusunun geri çekilmesini sağladı.(615)
Çin imp. itibarı, hile ile kurtulmasına rağmen çok sarsılmıştı. Ülkesindeki muhalefet gittikçe güçleniyordu. Göktürk Hakanı da ,eski Çin siyasetini şimdi onlara karşı kullanmağa başlamıştı.

Çin sarayını yağmalayarak aldığı kıymetli eşyayı kendisine sunan mülteci Çin kumandanlarından birini Şipi Kağan "Çin İmp." ilan etti. Kendisine kurt başlı bir sancak verdi (617). Başka bir Çinli kumandanı da "Batı Çin Kağanı" ilan ederek Sui hanedanına karşı sefere çıktı. Ayrıca Çin umumi valilerinden Lİ-YÜAN'ı himayesine alarak destekledi. Onunla anlaşma yaptı. Li yüan, Türk ordusunun yardımı ile Sui Hanedanını iktidardan indirdi. Çin başkentindeki imp. hazinesi Li Yüan tarafından Hakana takdim edildi. Yeni imp., ayrıca 30.000 ton ipek ve yıllık vergi vermeyi kabul etti.

Sui'lerin böylece Çin'deki hakimiyet,de sona ermiş oluyordu. Li Yüan, 300 yıl sürecek olan ünlü TANG sülalesini kurdu ve KAO-ÇU ünvanını aldı.
Şipi'den sonra iktidar olan ÇULO (619-621) Çin'e karşı kardeşinin sert siyasetini devam ettirdi. Türk yardımı ile Çin tahtına kavuşan Li Yüan'ın tutumu kısa zamanda değişmiş, Çulo bunun için Sui sülalesini tekrar canlandırmağa karar vermişti. O da bir Çin prensesi ile evliydi. Bu prenses Çulo'yu zehirleyerek öldürmüştür.

DOĞU GÖK-TÜRK DEVLETİNİN YIKILIŞI

Çulo'nun yerine kardeşi KİELİ Hakan oldu. Devlet idaresinde yeterli olamayan Kieli, Çin imp. ağır dille mektuplar yazarak onun harekete geçmesine sebep olmuştur. Çin'e karşı plansız ve düzensiz savaşlara girişti. Bir iki defa yenildi. Tutumu millette güvensizliğe yol açtı.

Tarduş'lar, Bayırku'lar, Uygur'lar ayaklandılar. Türk himayesine sığınmış Çinlilerden çoğu af dileyerek Çin'e geri döndüler. Nihayet Kieli Hakan, kuşattığı bir şehir önünde yenilerek çekilirken yakalandı ve Çin başkentine gönderildi. Doğu Göktürklerin bağımsızlığı böylece sona ermiş oldu. (630)

***İLGİNÇ BİR TÜRK AYAKLANMASI***

Doğu Göktürk hakimiyetinin sona ermesinden hemen sonra yaklaşık olarak 646-649 yıllarında ufak tefek isyanlar çıkmaya başladı. Bunlardan Aşına ailesinden bir prens Altaylar'da Türk hakanlığını yeniden diriltmeye çalıştı. Yine Göktürk Hakanları soyundan TUÇİ, On-Okların başına "Kağan" olarak geçti ve Çin'e karşı Tibetlilerle işbirliği yaptı. (676-678) Bu hareketler Çinliler tarafından şiddetle bastırılmıştır.

Çin hakimiyetine karşı ayaklanmaların en ilginç olanı ise "Kürşad İhtilalidir". Eski Göktürk Hakanı YEHU' nun oğlu olan Kürşad; Çin sarayında muhafız olarak bulunuyordu. Bu cesur Türk Prensi Türk devletini diriltmek için 39 arkadaşıyla beraber bazı zamanlar şehirde yalnız başına dolaşan Çin imp. ele geçirmek için plan yapmış fakat planın uygulanacağı gece çıkan fırtına sebebiyle şehri dolaşmaya çıkmayan imp.planı bozmuştu. Ancak planın bozulmasına tahammül edemeyen Kürşad ve arkadaşları Çin sarayını basmaya karar vermişler, saraya da girmelerine rağmen olaydan haberdar olan Çin ordusunun önünde mücadele verememiş, neticede VEY IRMAĞI' na doğru çekilmişlerse de hepsi öldürülmüştür. (639)

BATI GÖK-TÜRK HAKANLIĞI

İstemi Yabgu'nun oğlu Tardu Doğu Göktürk Hakanlığı ile olan ilgisini 582 yılında resmen kesmişti. Hükümdar Tardu Kağan önce Hoten bölgesin İmp. bağladı. Şehinşah 4.ORMUZD (Türkoğlu) zamanında, Bizans Sasani savaşlarında İran'ın iç işlerine karışmaya başladı. 588-589 da bir Türk ordusu Kafkasya'da DERBEND'i kuşatırken, başka bir Göktürk komutanı da Horasan'da Herat ve Badgis havalisine girdi. Bu ikinci orduyu ünlü Sasani kumandanı Behram Çupin durdurdu. Behram daha sonra isyan etmiş ve hükümdarın yerine oğlu Hüsrev Pervizi geçirmişti. Bunun üzerine Sasani imp. sarsılmış ve Bizans'ında karışmasıyla yenilen Behram Batı Göktürklere sığındı.

TARDU'NUN HÜKÜMDAR OLUŞU

Doğu Göktürklerin iç işlerine karışan Çin'in Tülan ve kardeşi Tulı'yı savaştırması sonucu Batı Göktürk hakanı Tardu Çin üzerine sefere çıktı. Kuzey Çin topraklarında süratle ilerledi, Ötüken, Kuzeybatı Moğolistan, Aral Gölü havalisi, Kaşgar, Maveraünnehir ve Merv'e kadar olan bölgeleri ele geçirdi. Neticede bu başarılardan sonra kendisi "Ulu Kağan (Bilge Kağan)" ünvanını almıştır.

Tardu Çinlilerle mücadele ederken O ünlü Çin komutanı Çang-sun Şeng'in oyununa gelmiş; Türk ordusunun geçeceği yollardaki suları, kuyuları, pınarları zehirleyen bu general yüzünden ağır asker ve at kayıpları vermişti. Çekilmek zorunda kaldı. (600) Başarısızlığı ülkede tepki yaratmıştı. Tardu bütün amacı ve ideali olan Göktürk birliğini gerçekleştirmek için çok şiddetli davranmıştı. Huzursuzluğu önlemek için başkentin yakınlarında yaptığı bir savaşta sonuç alamaması üzerine birçok Türk boyları ve yabancılar ayaklandı. Tardu bunlarla başa çıkamadı ve KUKO-NOR havalisinde kayıplara karıştı. (603)

TONG YABGU

Tardu'nun yok olması üzerine, ülkedeki devlet düzeni bozulmaya başladı. Bu sırada Doğu Göktürk kanadında Şipi Kağan yeni bir kudret olarak ortaya çıkmıştı. Tardu'nun torunu HOSANA, Şipi'ye karşı Çinli Sui Hanedanı ile işbirliğine kalktı.hatta ülkesini bırakarak, Çin sarayında yaşamaya başladı. Bunun üzerine Şipi onu Çin sarayından alarak idam ettirdi.

Batı Göktürk Devletinin durumu Devlet meclisinin Hakan ilan ettiği Tardu soyundan Sİ-KOEİ zamanında düzelmeye başladı. Fakat asıl huzur, Tardu'nun küçük torunu olan TONG YABGU devrinde görüldü. (618-630) Akıllı ve cesur olan bu Hakan aynı zamanda iyi bir savaşçı ve seçkin bir tabyeci idi. Töles'leri kendine bağladığı gibi, İranlıları mağlup etmiş, Güneyde Kandahar'a kadar ilerlemişti. Ordusunu derleyip toparlamış ve hatta bir kaç yüz bin den fazla süvariden oluşan bir kuvvet kurmuştu.

BATI GÖKTÜRK DEVLETİNİN YIKILIŞI

Batı Göktürk devletinin bu kadar iyi duruma gelmesinden ürken Doğu Göktürk hakanı Kieli On-Oklar ve Karluk'ları isyana teşvik ediyordu. Nihayet bunların ayaklandığı bir sırada Tong Yabgu daha müdahaleye fırsat bulamadan, amcası SEPİ tarafından öldürüldü. Bunun üzerine ülkede kargaşa hakim oldu. Bir kısım halk Sepi'yi istemedi. Nihayet uzun tartışmalardan sonra Tong Yabgu'nun oğlu Se-Yabgu üzerinde anlaşıldı. Bu defa Töles'ler ayaklandılar. Güçsüz düşen devlet Çin'e bağlanarak istiklalini kaybetti.(630)

ZOR GEÇEN YILLAR

630 yılı Göktürkler için tam bir felaket olmuştu. Hem Doğu Göktürk, hem de Batı Göktürk Hakanlığı aynı akıbete uğramış bu tarihte Çin'e boyun eğmiştir. 630-680 yılları arası Göktürk'ler için matemli bir devre oldu. Bu dönemde Türkler, varlıklarını, dillerini ve geleneklerini muhafaza ettiler ise de bağımsız bir devletten yosunluk onlara derin bir üzüntü kaynağı oldu.

Orhun kitabelerinde bu zaman hakkında şöyle bir deyim vardır: "Ülkeli bir kavim idim,şimdi ülkem nerede?. Hakanlı bir kavim idim, şimdi Hakan nerede?..."
Göktürkleri bu felakete sürükleyen sebepler, Orhun Yazıtlarına göre şu üç noktada toplanmaktadır:
1-Güçlü ve dirayetli Hakanlardan sonra gelen hakanların zayıf ve yetersiz oluşları:
"...Kagan bilge imiş,cesur imiş, buyrukları bilge imiş, cesur imiş. Beyleri de kavmi de iyi imiş, böylece ülkeyi tutup töreyi düzenlemişler... Sonra kardeşler, oğullar kağan olmuş, küçük kardeş büyük kardeş gibi yaratılmadığı, oğul babası gibi yaratılmadığı için bilgisiz kağanlar tahta oturmuşlar. Buyrukları da bilgisiz, kötü imişler... Türk beyleri Türk adını unutmuşlar, Çin beylerinin adın almışlar, Çin hakanına boyun eğmişler, elli yıl işlerini, güçlerini (ona ) vermişler..."
2-Türk kavminin uygunsuz tutumu:
"Türk bodunu... Sen aç olduğun zaman tokluğu düşünemezsin, tok olduğun zaman açlık nedir bilmezsin. Bu sebepten hakanın iyi sözlerine kulak vermedin, yurdundan ayrıldın, harap bitkin düştün... Müstakil hakanlığa karşı kendin yanıldın... Doğuya gittin, Batıya gittin. Kutlu yurt Ötüken'i terk ederek gittiğin yerlerde ne yaptın? Su gibi kan akıttın, kemiklerin dağ gibi yığıldı. devlete karşı geldin, onu kötü hale soktun"; "Türk bodunu kendi hakanını bıraktı hüküm altına girdi. Hüküm altına girdiği için tanrı ona ölüm verdi, Türk bodunu mahvoldu."
3-Çin siyaseti ve yıkma propagandası:
"Çin kavminin sözü tatlı, ipeklisi yumuşak imiş; tatlı sözü, yumuşak ipeklisi ile uzak kavimleri aldatıp yaklaştırır imiş. Sonra da fesat bilgisini orada yayarmış; iyi bilge kişi yürütmez imiş. Onun tatlı sözüne, ipeklisine kapılan çok Türk kavmi öldü..." "...Çin kavmi hilekar ve kurnaz olduğu için, beylerle kavim arasına nifak girmesi yüzünden Türk bodunu devletini ve kağanını kaybedivermiş..." "...Çin kağanı, Türk kavmi (ona) bunca işini gücünü verdiği halde Türk kavmini öldüreyim, soyunu mahvedeyim dermiş, mahvetmeğe yürürmüş..."

GÖKTÜRKLER'İN TEKRAR BAĞIMSIZLIĞINA KAVUŞMASI

Türk milletinin yıllar süren bu durumu nihayet tekrar isyan etmeye başlamasıyla son bulma yoluna girdi. Çin içindeki bazı Türk zümrelerinin, bu maksatla başa geçirdikleri Nİ-Şİ-FU davayı kaybetmiş, ve kesilen başı Çin başkenti Lo-yang'a götürülmüştü. (679) Yine Aşına soyundan olup mücadeleye devam eden Fu-Nien kalabalık Çin kuvvetleri karşısında yenilmiş ve 53 arkadaşı ile birlikte Lo-Yang çarşısında idam edilmiştir. (681)

İstiklal savaşına girenlerden birisi de Kutlug'du. Kuzey Çin'de 680'lerde faaliyete geçen Kutlug gizlice teşkilat kurarak etraftaki Göktürk ileri gelenlerini etrafına toplamayı başardı. Harekat hızlı yayıldı. Kutlug'un çağrısı üzerine katılanların sayısı kısa zamanda 5000 kişi kadar oldu. Bunlar arasında en ünlü olanı ünlü devlet adamı ve kumandanı TONYUKUK' tur.

Kutlug ile Tonyukuk,önce Çin eyaletine baskın yaptılar (681). 30.000 kadar at, koyun, deve elde ettiler. Yeni gelen kuvvetlerle birleşerek Gobi Çölü-Orhun Irmağı arasına çekildiler. İstiklal savaşının ikinci durağında hedef Ötüken idi. Burası Türklerin kutlu toprağı sayılıyordu. Büyük Hun İmp. ile 1.Göktürk İmp. nun ağırlık merkezi burası olmuştu.
Ötüken Baykal gölü'nün güney batısında yüksekçe dağlarla çevrili bir saha idi. İklimi ılık ve otlakları bol idi. Selenga Irmağı boylarındaki Oğuz'lar Kutlug hareketinin gelişmesinden kuşkulanıyorlardı. Tedbir olmak üzere Kitan ve Çinlilerle anlaşma yolları aramaya başladılar. Bu durumda gecikmenin tehlikeli olacağı sonucuna varan Kutlug derhal sefere çıktı. Tonyukuk'un tavsiyesi ile baskın şeklinde başlayan savaş "İnekler Gölü" kıyısında zaferle sonuçlandı. (682)Oğuz tehlikesi böylece ortadan kaldırıldı.

2.GÖKTÜRK DEVLETİ

Bu savaş Göktürklerin Ötüken'e hakim olmalarını sağladı.Kutluk "Kagan" ilan edildi ve "İLTERİŞ" ünvanını aldı. İlteriş Türkçe de devleti derleyip, toparlayan manasına gelir.

İLTERİŞ KAĞAN (682-692)

İlteriş önce Devleti teşkilatlandırdı. Kardeşi KAPGAN'ı "ŞAD" öteki kardeşi TO-Sİ-FU'yu "Yabgu" ilan etti. İstiklalin kazanılıp, Devletin kuruluşunda birinci planda rolü olan Tonyukuk, Devlet müşaviri oldu. Tonyukuk ordu ve diplomasi işlerinin düzenlenmesi görevini üzerine aldı.

Yeni Devletin ilk hedefi Çin oldu. Çünkü hem bu devlet sinsi ve hilekar hem de yeni Göktürk Devletinin yiyecek, giyecek ve at gibi şeylere yoğun ihtiyacı vardı. Bu bakımdan Çin'e seferler düzenlendi. 682-687 yıllarında Çin içlerine doğru 46 akın yapıldı. Saldırı hedefi olarak daima Çinlilerin ÇU dedikleri garnizon ve eyalet merkezleri seçiliyordu. Çin orduları bu seferler sonucunda dağıtıldı, 685 ve 687 yıllarında büyük zaferler elde edildi.

İlteriş Kagan Devleti tekrar eski gücüne kavuşturmayı başarmıştı. 2.Göktürk Devletinin milli kahramanı payesine yükselen bu ilk Kağanı kutlu Ötüken yaylasında dalgalandırdığı altın kurt başlı sancağı gölgesinde 692 yılında öldü.
İlteriş öldüğü zaman iki oğlunda Bilge 8 Kül-Tegin 7 yaşlarındaydı. Bu sebepten dolayı 27 yaşındaki kardeşi KAPGAN Kağan oldu.

KAPGAN KAĞAN

Bu Türk Hükümdarı Türk tarihinin büyük fatihlerinden biridir. Tonyukuk yine aynı görevini devam ettiriyordu. Kapgan'ın yeğenleri ve oğulları yavaş yavaş Göktürk Hakanlığının seçkin simaları haline gelmeye başlamıştı. 

Uzak görüşlü ve büyük devlet adamı Kapgan'ın planı üç ana noktada toplanıyordu:
1-Çin'i baskı altında tutmak.Böylece Türk Devletinin huzuru korunmuş ve halka yetecek ölçüde tarım ürünü elde edilmiş olacaktı.
2-Çin içlerinde dağınık halde yaşayan Türkleri anavatan Ötüken'e çekmek. Bu suretle Türkleri yabancı hakimiyetinden kurtaracağı gibi Türk ülkesinde askeri ve iktisadi kalkınmayı da gerçekleştirmekti.
3-Asya kıtasında ne kadar Türk varsa hepsini Göktürk birliğine bağlamak.

ÇİN VE KİTAN'LAR ÜZERİNE BASKI

Kapgan seferler ve zaferler dizisini 693 Çin baskını ile açtı. Önce Ling-Çu eyaletine şiddetle saldırdı. İlk darbeden sonra, aynı yıl içinde Ling-Çu'ya sekiz sefer daha yaptı. Sonra Ordos'a seferler düzenledi. Bu sırada Kitan'larla Çin bozuşmuştu. Durumu kendi lehine çeviren Kapgan, Çin imparatoriçesini destekledi ve 696'da Kitan'ları ağır bir yenilgiye uğrattı. Zaferden sonra Kapgan Çin İmp. isteklerini bildirdi:

1-Çin topraklarında oturan Türk asıllıların anavatana iadesi,
2-1250 ton tohumluk darı,
3-3000 adet tarım aleti,
4-10.000 libre demir.

KIRGIZ'LARIN BİRLİĞE KATILMASI

Çin'den sonra sıra Yenisey bölgesini ellerinde tutan Kırgız Türklerine gelmişti. Mevsim kış olmasına rağmen sefer kaçınılmaz hale gemişti. Çünkü Çin Kırgız ve On-Oklar arasında anlaşma yapmıştı. Göktürk casuslarından alınan istihbarat bilgilerinde de Altay Dağlarında buluşarak ordularını birleştirip ve doğuya yürüyerek Göktürklere saldırmayı planladıkları yönündeydi.

Kapgan ve Tonyukuk idaresindeki bir Göktürk ordusu yolsuz vadilerden bin zorlukla geçip KÖGMEN DAĞLARI'nı aştı. Anı Irmağı kıyısında Kırgızlara baskın yaptı. Savaşta hanları ölen Kırgızlar fazla direnmeden Göktürk birliğine katıldılar.

ÇİN ÜZERİNE TEKRAR AKINLAR

Şimdi Çin tekrar dağıtılmalıydı. On-Oklar ise sonraya bırakıldı ve tekrar anayurda dönüldü. Bunun için Kapgan,ordusunu ve idareyi yeniden düzenledi. Kardeşi To-Si-Fu'yu Hakanlığın sol kanadına, İlteriş'in oğlu Bilgeyi sağ kanada "şad" olarak tayin etti. Kendi oğlu BÖGÜ'yü de küçük kağan yaptı.

Bu suretle Türk İmparatorluğunda iki cephe oluşurken, askeri kuvvetlerde iki ordu grubu halinde düzenlenmiş oluyordu. Kapgan Çin ile savaşa hazırlanırken, İnal Kağan ile Bilge Şad emrindeki batı orduları grubuna da On-Okları Devlete bağlamak görevini verdi. Bu grubu asıl sevk ve idare eden Tonyukuk'tu.
Çin elçilerine karşı Kapgan Kağanın şiddetli ve kararlı tutumu bu doğu komşusunu tekrar telaşlandırdı. Türkler anavatana iade edildiler. Daha önceden istenen şartlar yerine getirildi ve Kapganın planlarından ilk ikisi gerçekleşmiş oldu.
Kendisine gelen Çin elçilik heyetinden bir generali "Çin İmp." ilan etti ve onunla birlikte Türk ordularının bütünü ile ansızın Çin topraklarına girdi (698). 100.000 kişilik ordusu ile bütün Çin kuvvetlerini ezdi ve başta at sürüleri olmak üzere bol miktarda ganimet ve esir aldı. 23 kasaba tahrip edildi Türk orduları Peçili Körfezine kadar ulaştılar.
Kapgan oradan kuzeye yöneldi. Ümidini kaybeden Çin sarayı orduya gizli bir emir vererek Kapgan'ı bulup öldürenin prens ilan edileceğini bildirdi. Fakat Çin orduları başkomutanı emrindeki birkaç yüz binlik kuvvetine rağmen hücuma cesaret edemiyor. Göktürk süvari tümenlerinin geçişini ancak seyrediyordu.

TÜRK BİRLİĞİNİN YENİDEN KURULUŞU

Aynı yıl içinde batı seferide başladı. Tonyukuk'un yüksek kumandasında, İnal ve Bilge tarafından yönetilen batı orduları Altayları aşıp Çungarya'ya ilerlediler. On-Oklar ordusunu kesin bir yenilgiye uğrattılar. Bolçu'daki bu savaşta Balkaş, İli, Isık Gölü, Çu ve Talas bölgelerindeki bütün Türkler Göktürk hakanlığına bağlandılar. Bars Bey Türgiş Kağanı ilan edildi ve Bilgenin kızkardeşi ile evlendirildi. Hakanlığın sınırları batıda Seyhun Nehri kıyısına ve Fergana'ya dayanmıştı. (698)

Kapgan'ın planındaki üçüncü noktanın tamamlanması için Tonyukuk, İnal, Bilge komutasındaki batı ordusu Altaylardan aşarak Seyhun-Sir derya Irmağını geçti. Maveraünnehir'in kızıl kum çölüne daldı. Ordunun bir kısmını, yan hücumu önlemek üzere, İnal kumandasında bırakan Tonyukuk güneye ilerledi. Türgiş Komutanı SOKO'nun idaresindeki Sogd halkı teslim oldu. Göktürk ordusu 701 tarihinde güneyde Demirkapı'ya ulaştı. Burası M.Ö.yıllardan beri İran-Türk tabii sınırı olarak kabul edilmekteydi.
Bu sefer dolayısıyla Göktürkler Müslüman Arablar'la ilk defa karşılaşmış oldular. İnal kumandasındaki kuvvet, Keş şehrinde karargah kurmuş olan müslüman Horasan valisinden gelebilecek bir hücuma karşı orada bırakılmış, fakat Arab kuvvetleri herhangi bir saldırıda bulunmamıştı.

DOĞUDA VE BATIDA ZAFERLER

Çin üzerine akınlar devam ettirildi. 702 yılında çeşitli Çin eyaletlerine 20 sefer yapıldı. İki yıl sonra 95.000 kişilik Çin ordusu büyük bir yenilgiye uğratıldı. (Ming-Şa Savaşı) İlginç olan çok kısa süreler içerisinde Çin ordularının tamamen dağıtılmasına rağmen yeniden toparlanabilmesiydi.

Çok zor durumda kalan Çin sarayı Göktürkleri mağlup etmenin yollarını aramaya başladı. Bunun için pek çok saray erkanını plan hazırlamaları amacıyla görevlendirdi. Nihayet sarayın yüksek memurlarından biri İmparatora bir rapor sundu. Çare olarak:
1-Önce Türkleri birbirine karşı kışkırtmayı,
2-Daha sonra Türkleri iki cephede birden savaşa zorlamayı,

teklif eden bir planı ortaya koydu.

Bu arada M.Ö.36 yılında Çiçi'nin böyle yenildiğini de İmparatora hatırlatmaktan geri durmadı. Bu planlarını yürürlüğe koydular. İlk olarak Kırgızlar isyan ettiler ama hemen bastırıldı(709). Aynı yıl içinde bu kez Bayırku'lar bozguna uğratıldı. 711 yılında,itaatten çıkmış olan Türgiş'ler yeniden merkeze bağlandı.

KAPGAN KAĞAN'IN ÖLÜMÜ

Kapgan bütün hedeflerine ulaşmıştı. Fakat onun birliği ayakta tutmak için şiddetini gittikçe artırdığı hoşgörü tanımaz tutumu huzursuzluğa sebep oluyordu. Bu yüzden bazı Türk boyları isyan edip Seyhun kıyılarına gitmiş ama 711'de Kül Tegin tarafından cezalandırılmışlardı. Fakat aynı içinde Çin'in kışkırtmasıyla, Karluk'ların da katıldığı ve iyice alevlenen isyanlar üç yıl sürdü.

Bu arada tekrar ordu hazırlayan Çin üzerine tekrar yürünmesi gerekiyordu. Bunun için Çin orduları toplanma merkezi Beşbalık üzerine sefer yapıldı. İnal ve Bilge'nin de katıldığı bu savaşta Beşbalık ele geçmedi ama Çin ordusu da iyice dağıtıldı. Böylece Çin'den yakın zamanda bir saldırı ihtimali ortadan kalkmış oldu.
İmparatorluğun esasını teşkil eden Oğuz'ların ayaklanmasına ise bizzat Kapgan Kağan kumanda etmiş, fakat ömrü boyunca dinlenmeyen bu çok sert tabiatlı hükümdar bu başarılı seferin ardından dönerken Çinlilerin kışkırttığı Bayırku'ların pususuna düşerek 716'da öldürülmüştür.

BİLGE KAĞAN'IN HÜKÜMDAR OLUŞU

Kapgan'ın yerine oğlu İnal geçti. Yeni Hakan bunalımı giderecek ve Devleti idare edecek kapasiteye sahip değildi. Yurda huzur getiremedi. Oğuz'ların isyanı durmamış bilakis şiddetlenmişti. Devletin kurtuluşu, İlteriş'in oğulları Bilge ve Kül Tegin'in omuzlarına yüklenmişti. Nihayet bir halk ihtilali sonunda İnal Kağan tahttan indirildi ve yerine Bilge geçti. (716-734)

Tonyukuk ise Devlet Yüksek Mahkemesi üyeliğinden tekrar eski görevi olan müşavirliğe atandı. Bilge Kağan bu zor günleri Orhun Kitabelerinde şöyle anlatır:

"Tanrı Türk kavmi yaşasın diye beni tahta geçirdi... Babamızın, amcamızın kazandığı milletin adı,sanı unutulmasın diye kardeşimle sözleştik. Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Kül Tegin ile ve Şadlarla ölesiye çalıştık..."

Tonyukuk Çin'in toparlanmış, Göktürkler'in ise yorgun olduğu kanaatindeydi. Bilge Kağan da aynı görüşte idi. Bu sebepten dolayı Çin ile iyi geçinmek istiyordu. Ancak Çin eski oyunlarına yeniden başlamıştı. Büyük devlet adamı Tonyukuk sayesinde bu tehlikeli durumda bertaraf edildi. Çin ile anlaşmış olan Basmıl'lar ani bir baskınla mağlup edildi.Daha sonra Beş balık ele geçirildi ve Çin üzerine yürünüp Şan Tung savaşı ile mağlup edildi(720).Çin'in Kuzeybatı bölgesi tamamen ele geçirildi. Hakanlık eski canlılığını tekrar kazandı.

BİLGE TONYUKUK

Göktürklerin bağımsızlık savaşından başlayarak, İlteriş, Kapgan, Bilge zamanlarında Devlete aralıksız 46 yıl hizmet eden Tonyukuk, girdiği bütün savaşları kazanmayı bilmişti.

Tonyukuk, o çağın dini, kültürel akımlarını da yakından takip ederek Türk milleti açısından değerlendiriyordu. Bilge Kağan, Çin'de olduğu gibi Türk ülkesini de surlarla çevirmek istiyordu. Tonyukuk bu fikre itiraz etti; "Bunlar olmamalı, biz ömrünü sulu ve otu bol bozkırlarda geçiren bir milletiz. Bu hayat bizi daima bir savaş egzersizi içinde tutmaktadır. Göktürklerin sayısı Çinlilerin yüzde biri bile değildir. Başarılarımız yaşayış tarzından ileri gelir. Kuvvetli zamanlarımızda ordular yürütür, akınlar yaparız. Zayıf isek bozkırlara çekilir mücadele ederiz. Eğer kale ve surlar içine kapanırsak, Tang orduları bizi kuşatır, ülkemizi kolayca elde ederler..."

Bilge'nin bir başka düşüncesi ise ülkede Budist ve Taoist tapınaklar yaptırarak bu din ve felsefeyi Türkler arasında yaymak istiyordu. Tonyukuk ise yine itiraz etmiş ve şöyle demişti: 

"Her ikiside insanlıktaki hükmetme ve iktidar duygusunu zayıflatır. Kuvvet ve savaşçılık yolu bu değildir. Türk milletini yaşatmak istiyorsak, ne bu çeşit öğretime, ne de bu türlü tapınaklara ülkemizde ihtiyaç vardır."
Tarihte Türk milletinin geçirdiği acı tecrübelerin ışığında yapılmış olan bu tavsiyeler, Göktürk başkentinde iyi anlaşılmıştır. Batılı araştırmacılar Tonyukuk için " Göktürk'lerin Bismarck'ı " derler.
Tonyukuk 725'i takip eden yıllarda öldü. Sonra hatırasına Orhun'un doğusunda bir kitabe dikildi. Bu kitabe Türk dili ve edebiyatının , uzunca okunabilen ilk anıtı olarak kültür tarihinde önemli yer tutar. Aynı zamanda,Türklerden kalma bir milli tarih kaynağıdır. Kitabe metninin Tonyukuk tarafından ölmeden önce yazılmış olma ihtimali oldukça yüksektir. Bu da bu Devlet büyüğüne Türk edebiyatının adı ve şahsiyeti bilinen ilk siması olma şerefini kazandırır.

KÜL TEGİN
731 yılında da Kül Tegin öldü. Öldüğü zaman 47 yaşında idi. Kül Tegin'in ölümü karargahta derin bir üzüntü yarattı. Bu durumu Bilge Kagan şöyle anlatır: "Küçük kardeşim Kül Tegin öldü, görür gözüm görmez oldu, bilir bilgim bilmez oldu. Zamanın taktiri Tanrı'nındır. Kişi-oğlu ölmek için yaratılmıştır. Yaslandım gözden yaş, gönülden feryat gelerek yıkıldım... Milletimin gözü, kaşı (ağlamaktan) fena olacak diye sakındım".
Adına bir kitabe dikilmiş, bu kitabe Göktürk tarihi,kültürü ve Türk dili ve edebiyatı yönlerinden eşsiz değerdedir. 1 kasım 731 günü yapılan cenaze törenine Göktürk halkı ve ileri gelenlerinden başka, Çin'den İran'a kadar pek çok devlet adamı ve kavimler hususi heyetlerle katılmışlardır.

BİLGE KAĞAN

Bilge iki büyük yardımcısını kaybettikten sonra önemli bir faaliyette bulunmadı. Bilge Kağan, Buyruk-Çor adındaki nazırını, bir ortak pazar yeri anlaşması için Çin'e gönderdi. Daha sonra bir Çin prensesi ile evlenmek isteğini kabul eden Çin İmp. teşekkür mektubu yazmıştı. Fakat bu evlenme gerçekleşmedi. Çünkü Buyruk Çor Bilge Kagan'ı zehirleyerek öldürmüştür.

Bilge 25 Kasım 734 tarihinde hayata gözlerini yumdu.
Öldüğü sırada 50 yaşlarındaydı. Bilge 19 yıl "ŞAD" ve 19 yıl da Kagan olarak milletine hizmet etmiştir. Türk milletini çok sevmiş ve inanmış bir devlet adamıydı. Bu duygularını şöyle dile getirir:

"EY TÜRK MİLLETİ, ÜSTTE GÖK YIKILMAZ,ALTTA YER DELİNMEZSE, DEVLETİNİ TÖRENİ KİM BOZABİLİR". "ÜSTTE TANRI, AŞAĞIDA YER BUYURDUĞU İÇİN, MİLLETİMİ GÖZÜNÜN GÖRMEDİĞİ, KULAĞININ DUYMADIĞI İLERİ GÜN DOĞUSUNA, GERİ GÜN BATISINA, BERİ GÜN ORTASINA, YUKARI GECE ORTASINA KADAR GÖTÜRDÜM. ALTIN'IN SARISINI, GÜMÜŞÜN BEYAZINI, İPEĞİN HALİSİNİ, ATIN AYGIRINI, KAKIMIN SİYAHINI, SİNCABIN GÖKÜNÜ, MİLLETİME TÜRKLERİME KAZANDIRDIM."

Bilge Kagan'ın ölümü, Kül Tegin'in acısını henüz unutmayan Türk halkını derin üzüntüye boğdu. Çin imparatoru da baş sağlığı dileyerek ülkesinde matem ilan etmiştir.

GÖKTÜRK DEVLETİNİN YIKILMASI

Bilge Kağan'ın ölümü üzerine devlette çöküş sürecide başlamış oldu. Bilge'nin yerine sırasıyla oğulları TÜRK BİLGE KAGAN ve TENGRİ HAN geçtiler. Fakat devletin idaresi Tonyukuk'un kızı olan annelerinin elindeydi.

Devlete hakim olamadılar. Hanedan üyeleri birbirine düştü. Durumdan faydalanan Basmıl'lar, Karluk'lar ve Uygur'lar birleştiler. Aşına ailesinden gelen basmıl yöneticisini 742 yılında Kagan ilan ettiler. Bu arada müttefiklerin arası açıldı ve Basmıl Kagan'ı ortadan kaldırıldı. Kağan'lığa Uygur yöneticisi KUTLUG BİLGE KÜL geçirildi.
Ötüken'de artık Uygur devleti başlıyordu. (745) Bununla beraber, Göktürk çağının bazı aileleri, hatta Tonyukuk soyundan gelenler Uygur devletinde ve daha sonraki devirlerde bile önemlerini korumuşlardır. 


Alıntıdır...
Kırgızistan


kırgızistan ile ilgili görsel sonucu
Kırgızistan tarihi. Türk tarihinin bilinen en eski kavimlerinden biri olan Kırgız Türkleri, Çin kaynaklarında “Ge-kun”, “Kie-kun”, “K’i-ku”, “Hegu” adıyla geçmektedir.
Köktürk yazılı metinlerinde “Kırkız”, Tibetçe kaynaklarda “Gir-kis” şeklinde geçen Kırgız adının, bazı araştırıcılara göre, “kır” ile “gez” kelimelerinin birleşmesinden oluştuğu ve “kır gezen” anlamına geldiği; bazılarına göre ise “kırk” ve “yüz” sayılarının birleşmiş şekli olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca Kırgız adının, “kır Oğuz” yani kır Oğuzları kelimesinden çıktığı da belirtilir. Ayrıca "kırk- uz (soy)" kelimesinden çıkmış olabileceğide rus ve kırgız tarih profesörleri tarafından söylenmektedir. Kırgızlar, efsanelere göre “kırk kız”dan meydana gelmişlerdir.
Kırgızlar, Orta Asya'daki en eski milletlerden biridir. Yazılı bir dile sahip olmadıklarından dolayı köklerine ilişkin çalışmalar, bölgedeki diğer gruplar tarafından Kırgızlara yapılan atıflara dayanmaktadır. Kırgızlar ile ilgili ilk yazılı belgelere, MÖ 3. yüzyıla ait Çin kaynaklarında rastlanmaktadır. Bu dönemde Hun yöneticisi Modeu tarafından Kırgız toprakları zapt edilmiş ve Kırgızlar uzun asırlar boyunca birçok göçebe imparatorlukta aktif bir şekilde savaşmışlardır.
MÖ 2. ve 1. yüzyıllarda Tanrı Dağları'nın doğusuyla Tannu-ola arasındaki bölgede Kien-Kun adında müstakil bir devlet kurmuşlardır. Daha sonra Aral Gölü ve Hazar Denizi'nin kuzeyindeki bozkırlar ile Tanrı Dağlarına kadar yayılmışlar. MS 560’ta Köktürklere tâbi olmuşlardır. Bu dönem Kırgızların önderine ajo (veya aça, aço)[1] (elteber) denilmekteydi[2]. 581 yılı I. Kök Türk Kağanlığı'nın yıkılmasıyla 629 yılına kadar Çinlilere uzak kaldığından Kırgızlar serbest beylikler halinde yaşadı. Tarihte Kırgızların bu dönemine dair üç yönetici adı geçer. Gyesi bey, Güybaşı bey ve Ali bey[3]. (711 yılına kadar 2. Göktürk devletine karşı düşman olmuşlarlardır. 703 yılında 2. Göktürk kağanı Kapkan kağan asker toplayıp kırgızlarla savaşmış ancak başarılı olamamıştır. Bunun üzerine, Bilge kağan için yazılan taş sütun üzerine, Kırgızların kağanı Barsbekin adını yazıp; " Biz o zaman Barsbekin kağan olduğunu kabul edip, kız kardeşimi Barsbekle evlendirdim" diye yazmaktadır. Ancak Barsbek hala 2. Göktürk devletine düşmandı. Bu yüzden, türgişlere ve Çinlilere Elçi gönderip birlik kurmayı teklif etti. (Bu teklif kabul edilsede savaş zamanında yardım gelmedi). Bu durum üzerine 2. Göktürk devleti saldırıp [(711)] yılında Barsbekide bu savaşta öldürerek kırgızları egemenliği altına aldı. Fakat [(744)]. yılı Uygurlar 2. Göktürk devletini yıkınca, tekrar Bağımsız olan kırgızlar, uygurların egemenliğne girmemek için, Karluk ve Çiklerle birlik kurdu. ANcak bunu öğrenen Uygurlar Çikleri [(751)] yılında, Kırgızları ise 758 yılında yenerek egemenliği altına aldı. 758’de Uygurların hâkimiyetine girmişlerdir. [(795)] yılı Uygur hakimiyetine karşı ayaklanan kırgızlar 20 yıl ayaklanmayı sürdürdüler. İç savaş nedeniyle gücünü kaybeden Uygurlar [(840)] yılında Uygurları yıkmışlardır. 840'ta Uygurları mağlup eden Kırgızlar, Ötüken’e yerleşerek bir devlet kurmuşlardır. Moğol imparatorluğu döneminde Çağatay ulusuna dâhil olan Kırgızlar, Asya’da Moğolüstünlüğü sona erdikten sonra, 1700 senesinde kurulan Hokand Devletinin hâkimiyetine girmişlerdir. 1867 yılında Kırgızistan’ın bir kısmı Türkistan Vilayetine bağlanmıştır. 1876yılında Hokand tamamen Rusya’nın hâkimiyetine girmiştir. 20. yüzyılın başında Buhara, Rusların hâkimiyetine girince Kırgızlar da Çarlık Rusya'sının etkisi altına girmişlerdir.
1862'de Bişkek'te kurulan Rus Garnizonu 14 yılda tüm Kırgızistan’ı işgal altına almıştır. 1916 yılında zorunlu askerlik uygulaması Kırgızların Ruslara karşı şiddet olaylarının patlamasına yol açmış ancak Ruslar bu ayaklanmayı şiddet yoluyla bastırmışlardır. Devrimden ve kanlı bir iç savaştan sonra 1919 – 1920 yıllarında Kırgızistan’da Sovyet gücü kurulmuştur. Ruslar tarafından işgal edilen yerler, “Türkistan Bölgesi” adı altında Orenburg’a bağlı bir askerî valilik haline getirilmiştir. Orenburg’dan sonra 1867’de Taşkent merkez olmak üzere Türkistan genel valiliği oluşturulmuştur.
Kırgızlar, 1873 – 1875 yıllarında Rus idaresine karşı ayaklanmışlar; 1885 Oş İsyanı'ndan sonra vuku bulan 1898 Andican isyansı yenilgiyle sonuçlanmıştır. Kırgızların en kanlı isyanı 1916’da cereyan etmiş, bu isyandan sonra binlerce aile Çin’e göçmüş ve yüzlerce insan kurşuna dizilmiştir.
1 Mayıs 1918’de bütün Türkistan, Türkistan Otonom Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adı altında birleştirilmiş; 1926 yılında Kırgızistan, Kırgız Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adını almıştır. Daha sonra 1936’da Kırgız Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adını almıştır.



SSR Döneminde Kırgızistan Bayrağı

Sovyet döneminden sonra Gorbaçov’in 1986’da başa geçmesiyle başlayan açıklık (glasnost) ve yeniden yapılanma (perestroyka) hareketi sonucunda Kırgızistan Cumhuriyeti 31 Ağustos 1991 günü bağımsızlığını ilân etmiştir.


Байыркы элдер

Сак урууларынын биримдиги (б.з.ч.VI-II кылымдар)

Негизги макалаСактар
Андан кийинки тарых Кыргызстандын жергесинде жана жамаатташ жайгашкан аймактарда биздин заманга чейинки VIII-II кылымдарда жашаган сак урууларынын тарыхы менен байланыштуу.
Акыркы кездеги археологиялык изилдөөлөргө караганда, сактардын этногенези кеч коло доорундагы ар кыл – карасук, бегазы, херексур, бугу таштары өңдүү борбордуказиялык маданияттар менен байланыштырылууда. Б.з.ч. тарыхый жазма булактарда биринчи кездешкен көчмөн калк катары белгилүү болгон сактар тууралуу кабарларды грек авторлору Геродот, Страбон, Ктесий, Квинт-Курций жана персиялык Дарий биринчинин учурундагы жазуулар (Персеполись, Бехистун), ошондой эле кытай жазма булактары (Ханьшу, Шицзи) беришет.
Б.з.ч. VIII-VII сактар күчтүү Ассирия, Урарту мамлекеттерине коркунуч келтирип турган. Сактардын Зарина аттуу падышасы Мидия падышачылыгы менен азыркы Ирандын территориясында Парфиядагы бийлик үчүн ийгиликтүү салгылашып турган. Б.з.ч. 558-жылы бийликке келген перс падышасы Кир 20 жылга жетпей Кичи Азияны, Закавказьени, Сирияны, Палестинаны, Орто Азияны басып, күчтүү держава түзөт. 543-539-жылдары Кир аскерлерин түндүк-чыгышка карай багыттап, болжолу сактарды багынткан. Кир сактар менен согушпастан гана, кээде жардам сураган учурлары болгон; Лидия падышасы Крез менен согушканда сактар жардам берген. 530-жылы Падыша аял Томиристин колунан жеңилген Кирдин өлүмүнөн соң сактар көзкарандылыктан бошойт. 522 жылы бийликке келген I Дарий кайра 519-ж. сактардын жерин басып алат. Айрым сак уруулары убактылуу I Дарийдин бийлиги астында болгону менен, катуу басмырланбаган. Сактарга ишеним көргөзүлүп перс падышасынын тандалма аскерлеринин катарында перс падышасынын гвардиясында, "он миң өлбөстөр" гвардиясында кызмат өтөшкөн. Грек-перс согушунда сактар перстер тарапта согушкан. 518-жылы I Дарий масагеттерге каршы жортуулга чыгып жеңишке жетише алган эмес Алар сактар

Эң байыркы доор

Кыргызстандын аймагында байыркы адамдардын Орто-Азия чөлкөмүндө табылган эӊ эски турактарынын бири болгон Оӊ-Арча үӊкүрү жайгашкандыгы белгилүү. Бул үңкүрдүн тарыхый эстеликтери дүйнөлүк тарыхтын маанилүү парчасы болуп саналат.

Бул мезгилде төмөнкү доорлор өткөн:
  • Палеолит (4.5млн.жыл-12мин жыл илгери)
  • Мезолит (12.000 жыл-7.000 жыл илгери)
  • Неолит (7.000-5.000 жыл илгери)
  • Эрте коло доору (б.з.ч.III мин жылдыктын соӊу – II миӊ жылдыктын башы)
  • Орто коло доору (б.з.ч. XVI-XII кылымдары)
  • Соӊку коло доору (б.з.ч. XII-IX кылымдары)

Хуннулар
Негизги макалаХуннулар
Б.з.ч. III кылымдын акырында негизделген хуннулардын Улуу дөөлөтү, Мете (Модэ) шанүйдүн мезгилинде, 203-201 жылдары түндүктү карай багытталган жортуулдарында хуньюй, кюеше, динлин, гэгунь (кыргыз), цайли калктарын баш ийдиргени белгилүү.
Метенин мураскору Лаошандын тушунда б.з.ч. 177-жылы хунну аскерлери юэчжилерди, Чыгыш Түркстандагы ээликтерди баш ийдирет. Кийинки чабуулда юэчжилер алыс батышка кетип, эки ордого бөлүнгөндө, анын бири болгон чон юэчжилер өз жеринен Ганьсу аймагына, Теңир-Тоонун түндүк тарабына келишип, бул жердеги сактарды талкалап, баш ийдиришкен. Юэчжилерден кийин, «Улуу көч доорунда», б.з.ч. 160-158 жылдары Жети-Сууга Ганьсудан усундар келет. Б.з. I кылымынын ортосунда Борбордук Азиядагы Хуннулардын державасы эки ордого бөлүнөт. Кийинчерээк түндүк хунндары тышкы душмандардын кысымдарына жеңилип, бир бөлүгү сянбилерге багынып, бир бөлүгү батышка кеткен. Теңир-Тоодо, Жети-Сууда жашаган сактарды жана юэджийлерди багындарган усундар өздөрүн «хуннулардын вассалдарыбыз» деп эсептеп келишкен.
Борбордук Азиядагы хуннулардын урпактарынын орто кылымдардагы түрк тилдүү калктарынын калыптанышында орду бар. Анткени, хуннулардын боз үй жасоо ыкмалары, аскер куралдары, диний ишенимдери кийинки орто кылымдагы түрк тилдүү калктардын маданиятында уланат.

Давань мамлекети (б.з.ч. IV-I кылымдар)

Негизги макалаДаван мамлекети
Даван мамлекети фарсы жазма булактарында Паркана, кытай жылнаамаларында Да-юан (Дабан) деп аталган, б.з.ч. биринчи миң жылдыктын акырынан б.з. биринчи миң жылдыгынын башына чейин жашаган Фергандагы мамлекет болгон. Кытайдын хань империясы менен соода байланышы болгон. «Дабан асман аргымактары» менен таанылышкан; ошонун айынан б.з.ч. 104-102-жылдары кытайлыктар согуш ачып, натыйжада Эрши талкаланат. Кийинки борбору Гуйшан шаары болуп, хань бийлигин таануудан баш тартышкан. Б.з. 42-36 жылдары түндүк хуннулардын шанүйү Чжичжи давандыктарга жортуул уюштуруп, баш ийдире алган эмес. Кийин хун жана Кушан империялары бир канча ирет басып алганга аркеттенген. V кылымында Ферганадагы Дабан мамлекетинин ордун түрктөр, эфталиттер басып алган.
Даван мамлекетин падыша башкарып, анын жакын туугандарынан чыккан эки жардамчысы болгон. Бийлик чектелген монархия деп эсептелинет. Аксакалдар кеңешинин ролу жогору туруп, падыша бийлиги элди канааттандырбаса аксакалдар кеңеши анын бийлигин чектей алышкан, ал гана эмес өлүм жазасына тартууга укугу болгон. Кытай жазма булактарындагы маалыматтар боюнча аялдарды мыкты сыйлашкан; аялы эмне айтса, күйөөсү аткарууга тийиш болгон. Мамлекеттин ичинде 70 тен ашуун шаары болуп, калкынын саны 300 миңден ашкан. Дыйканчылык жана мал чарбачылык менен кесиптенишип, күрүч, буудай, беде, пахта эгишкен жана кой, эчки, төө, уй, жылкы багышкан. Даван мамлекетинин борбору болгон Эрши шаары болжолу Араван кыштагынын жанындагы Мархамат шаар урандысы турган жерде жайгашкан. Айрым окумуштуулардын пикиринде Эрши азыркы Ош шаарынын аймагында жайгашкан.

Усунь урууларынын мамлекети (б.з.ч.II- б.з. V кылымдар)

Негизги макалаУсундар
Усундар б.з.ч. II кылымда Дунхуан аймагында (районунда) жана Хуанхэ дайрасынын жогорку агымы тарапта жашап, II кылымдын ортосунда (болжолу б.з.ч. 160 жылдары) Чыгыш Теңир-Тоого ооп келип жергиликтүү калкты багындырып Или жана Иссык-Көл, Теңир-Тоо, Алай аймактарынан конуш алган. Археологиялык маалыматтарга карганда жергиликтүү сактардан калган журту усундар менен аралашып жашап кеткен. Б.з.ч. 161-158-жылдардын аралыгында хуннулардан көзкаранды эмес деп жарыяланып, “Усун го” – усундардын мамлекети түзүлгөн. Усундардын башчысы куньмо (күн-бий, күн баг) наамында болгон. Калкы 120 миң түтүн, аскеринин саны 188 800гө жеткен бул мамлекеттин борбору Ысык-Көл аймагындагы Чигу шаары (Чигучен – кызыл өрөөндөгү шаар) болгон. Ал шаардын орду тууралуу учурда Кытайдагы Шаты, Ысык-Көлдөгү Сары-Булуң, Кызыл-Суу, Тоңдогу Кан-Дөбө чеби менен байланыштырылган бир канча пикирлер бар. Б.з.ч. I кылымдын акырында усундардын күн-бийи Унгуйминин кол башчылыгы астында хуннулар менен салгылашып жеңишкен. Негизинен мал чарбачылык менен кесиптенишип, ошону менен бирге эле отурукташып, дан эгиндерин айдап, туруктуу кыштакта жашаган журту болгон. Кийин алар батыш түрк каганатынын элине жуурулушкан.
Сактардын тарыхы аркылуу байыркы кыргызстандыктардын байыркы Иран жана Греция менен болгон байланыштары билинсе, андан кийинки усундардын (б.з.ч. II – б.з. V кк.) тарыхы аркылуу байыркы Хань доорундагы Кытай жана Гунндар менен болгон карым-катнаштарын көрүүгө болот. Усундардын доорунда Кыргызстандын жергеси аркылуу Ыраакы Чыгыш менен Жер Ортолук деӊизинин аймагын байланыштырып турган Улуу Жибек жолу негизделген. Ушул доордо Кыргызстандын жана жамааташ аймактарда жашаган элдердин арасына Индия тараптан буддизм дини кенири жайыла баштап, Кыргызстанга алгачкы жолу башка маданияттардын таасири кучак жая баштаган.

Көктүрктөр доору

Биздин замандын VI кылымынан тарта Кыргызстандын тагдыры даӊазалуу Байыркы Түрк империясынын тарыхы менен тыгыз байланышта болгон. Байыркы Түрк империясынын чек аралары Ыраакы Чыгыштан Жер Ортолук деӊиздин аймагына чейин созулуп, бул кеӊири аймактар Евразиянын Улуу Жибек жолу байланыштырып турган өлкөлөрүн өз кучагына алып турган. Бул доорлордо Кыргызстандын жергесине Византиядан Иран аркылуу Христиан дининин Несториан агымы жана Ирандын өзүнөн Зороастризм дининин Манихеизм агымы келип жайыла баштаган. VI кылымдан тартып X кылымдар аралыгындагы доор Борбордук Азиянын тарыхый-маданий аймагында, анын ичинде Теңир-Тоо чөлкөмүндө кыйла өзгөрүүлөрдү алып келген.

Түрк каганаты

Жужандар талкаланып, I Түрк каганаты негизделгенден кийин Бумын-кагандын иниси Истеми батыш аймактарга карай болгон согуштук жүрүштөрдү жетектеп, анын жортуулу Чыгыш Туркестандын, Теңир-Тоонун түндүк тарабы аркылуу Жети-Сууга, Орто Азияга карай багытталган эле. Теңир-Тоого чектеш аймактарда түрктөр эфталиттер менен кагылышкан. 555 жылы түрк уруулары батышындагы Жети-Сууну, Орто Азиянын талаа тилкесин, Сыр-Дарья, Аралга чейинки жерлерди ээлешет".

Батыштүрк (Он ок) каганаты (603-658)

Негизги макалаБатыштүрк каганаты
Биринчи түрк каганатындагы 20 жылга жакын созулган ич-ара тартыш 603-жылы империянын биротоло эки мамлекетке бөлүнүшүнө алып келет. Биринчи Түрк каганатынан өз алдынча Батыш түрк каганаты бөлүнгөндөн кийин ал "Он Ок Эли" деген мамлекет болуп атала баштайт. Мамлекеттин согуштук-административдик системасы "Он Ок Будун" деп аталган. Ал "дулу" жана "нушиби" деген ар бири беш уруудан турган канаттарга бөлүнгөн. "Ар бир муундагы башчыга бирден ок берилип, аларды Он Ок деп аташкан. Ар бир "ок" керек болгон учурда 10000 аскер берүүгө тийиш болгон". Андан тышкары алар он жана сол канатка бөлүнүшкөн. Кагандын тактысы Теңир-Тоо аймагында жайгашкан. Батыш түрктөрдүн "негизги ордосу" Жети-Суу жана Борбордук Теңир-Тоо болуп, батыш түрктөр каганатынын курамына Орто Азиянын көпчүлүк бөлүгү, Поволжье, Приурале аймагы Казахстан, Алтай, Жунгария, Чыгыш Туркстан кирген. Ал эми Алтай Батыш түрк каганатынын "чыгыш чек арасы" болгон.

Түргөш каганаты (699-744)

Негизги макалаТүргөш каганаты
704 жылы Кулан шаарында батыш түрктөрүнүн Ашина Син деген акыркы каганын түргөш каганы Мохэ Даган Үч жилэ өлтүрүп, өзүн каган деп жарыялашы менен Батыш түрк каганаты жашоосун токтотту. Түргөштөр теги жагынан "Он Ок Будун" элинин "дулу" деп аталган чыгыш канатына киргендерини бири болгон. Түргөштөр "кара" жана "сары" түргөш деген эки канатка бөлүнгөн. Түргөш каганатын негиздеген Yчжиле (Yч-Элик) ак сөөк, сары түргөштөрдөн чыккан өкүл болгон. Батыш түрктөрүнүн Бешбалыкка сүрүлүп чыгарылып, алардын Ашина уруусунун өкүлдөрү тан наместнигинин колдоосу менен бирге кетиши түргөштөрдүн күчөшүнө түрткү берген. Каган Yч-Элик (Yчжиле) өзүнүн эки ордосун Суяб жана Күнгүт (Кюнгют) шаарларында орноткон. Yч-Элик каза болгондон кийин каган ордо тагына уулу Сакал-Каган (Согэ) келет. Анын 300 000 миң жоокерден турган бараандуу аскери болгон. 712-713- жылдан Чабыш-чур Сулук « элди чогултуп" өзүн түргөштөрдүн каганы деп жарыялаган. Кытай жазма булактарына караганда Сулук «кол алдындагыларына жакшы мамиле кылган. Уруулары улам көбөйүп 200 000ге жетип, батыш аймактарда кайра күчтүү болуп калган» дейт. Түргөштөрдүн Согдиянага, Тохаристанга жасаган жортуулдары ийгиликтүү аяктайт. Жортуулдун бирин каган өзү жетектеп барган. 730 жылы ал Аму-Дарыядагы чабышта арабдардан жеңилет. Согуштун улана бериши түргөш ак сөөктөрүнүн нааразылыгын туудургандыктан, козголоң уюштурулуп, 738 ж. Сулук каган өлтүрүлгөн. Каганаттын ичинде кара жана сары түргөштөрдүн ортосунда өз ара согуштар башталган. Түргөштөр арабдар менен согушту уланта беришет, бирок, алардын каганы Күл-Чор бага-тархан 744 ж. туткунга түшүп, анын сөөгүнүн өрттөлүшү менен түргөштөр үчүн өлүмдөн да катуу сокку болот. Түргөштөрдүн начарлашы Жети-Сууга батыштан арабдардын, чыгыштан кытайлардын жылышына түрткү болгон. 751-жылы Талас суусунун боюнда халифаттын жана Тан империясынын аскерлери кездешип, 5 күнгө созулган салгылаш болуп өтөт. Натыйжада, карлуктардын кийлигишүүсү менен кытайлар талкаланып, Жети-Суудан сүрүлүп чыгарылган. Жети-Сууда кара жана сары түргөштөрдүн чабышы улана берген маалда, 766 ж. карлуктар Жети-Сууну толугу менен өздөрүнө багындырышып, Суябды ээлешет.

Карлук мамлекети (766-940)[


Карлуктар байыркы түрк рун жазууларында "карлук бодун" жана "үч-карлук" деген ат менен белгилүү. 744- жылы басмыл, уйгурлар жана карлуктар биригип экинчи Чыгыш түрк кагандыгын талкалашкан. Карлуктардын жол башчылары 746-жылы өз урууларын жетектеп Жети-Сууга көчүшөт. 751-жылы Таласта кытайлар менен араб аскерлеринин ортосунда болгон чечүүчү салгылашууда кытайлардын тылынан карлуктар чабуулга өтүп, кытайлар толук талкаланат. 766-жылы карлуктар Жети-Сууну, Таласты, Чу дайрасынын боюн багындырып, Батыш Теңир-Тоого чейин жетишкен. IX кылымдын башында кыргыздардын жана карлуктардын башкаруучуларынын ортосунда сулалелик (династиялык) союз түзүлгөн. Карлук башкаруучусу "Гэлу Шехунун" кызы кыргыз ажосунун аялы болуп калган. 840-ж. кыргыздардын Уйгур каганатын талкалап, Улуу дөөлөттү курушу, карлуктарды чыгыш тараптагы коркунучтан арылткан. Кыргыздардын аскерлери Теңир-Тоонун чыгышына жетип, Бешбалык, Куча шаарларын ээлейт.

Караханийлердин доору


Караханийлер мамлекети

Негизги макалаКараханийлер мамлекети
Ушул эле 840-жылы карлук ябгусу Билге Күл Кадыр-хан Борбордук Азиядагы көчмөн калктардын үстүнөн жогорку бийлик жүргүзүүгө теңтайлашып, каган наамын алат. Окумуштуу С.Г. Кляшторный Карахандар династиясынын баштоочусу болуп, өзүн 840-ж. каган деп жарыялаган карлук ябгусу - Билге Кадыр - каган болгон деп эсептейт.
893-ж. Исмаил ибн Ахмед Сомани Тараз шаарын курчоого алат. Тараздын кулашы менен кагандын аялы, жана көп сандаган аскерлери туткунга түшөт. Карлук каганы Огулчак Кадыр - хан Кашгарга качып барып согушту уланткан. Талас өрөөнү, Меркеге чейин Чүй өрөөнү Саманийлердин бийлиги астында калып, бул аймактарды саманийлер көчмөндөрдүн арасында ислам динин таратуучу борборго айлантат. Согушта жеңилгенине карабастан карлук башкаруучулары түрк тилдүү көчмөндөрдүн үстүнөн бийлик жүргүзүүгө аркеттене беришкен. 935-ж. Сатуктун уулу Муса каган такка келип, кийин 960-жылы ислам динин мамлекеттик дин катары кабыл алат. 999 жылы Саманийлер мамлекетинин начарлашынан пайдаланып, караханийлер алардын Жейхунга (Аму-Дарьяга) чейинки жерин басып алышкан. 1069-1070 жылдары бири-бирине көз каранды эмес Чыгыш жана Батыш кагандыктарга бөлүнүп кеткен.
VIII кылымдан тартып эле Араб Халифатынын Орто Азиядагы экспансиясынын күчөшүнүн натыйжасында Мавераннахр аркылуу Кыргызстанга Ислам дини акырындап тарай баштаган эле. Бул диний агымдардын таралышы менен Кыргызстанда бара-бара жазма маданияттын жаралышына ыӊгайлуу өбөлгөлөр түзүлүп, адегенде байыркы түрктөрдүн руникалык жазуусу, андан соӊ IX-X кылымдарда араб алфавитине негизделген жаңы жазуу системасы ортого чыккан. Караханийлердин мамлекетинин доорунда ислам дини бүтүндөй Кыргызстандын калкынын расмий дини катары кабыл алынып, жергиликтүү калк араб-мусулман цивилизациясынын ажырагыс парчасына айланган эле. Караханийлер мамлекетинин негизин карлуктар, ягмалар, чигилдер, тухсилер жана карлук уруулук бирикмесине кирген Орхон түрктөрүнүн калдыктары түзгөн. Тарыхчылар бул каганаттын жалпы эле түрк элине таандык мамлекет болгондугун айтышат. Караханийлер мезгилинде Баласагун, Ош, Өзгөн, Барсхан, Кочңар-Башы, Атбаш ж.б. шаарлар өз өрөөндөрү учун чарбалык, акимдик башкаруу боюнча гана эмес, маданий-агартуу боюнча да олуттуу роль ойногон шаар¬лар болгон.Турк дүйнөсунун мусулмандык доордогу маданиятынын берметтеринин бири жана жалпы турк калктарынын орток акыны жана ойчулу болуп саналган Жусуп Баласагуни Чуй өрөөнүндөгү Баласагун шаарынан болгондугу белгилүү. Ал 1069 —1070-жж. он сегиз айлык мөөнөттө өзүнүн даңазалуу «Кутадгу билиг» («Кут алчу билим») дастанын жазган жана аны Кашкарда отурган Чыгыш Караханийлер каганы Сулайман Арслан Кара хакандын уулу Тавгач Буура Кара хакан Абд Али Хасанга (1056—1103-жж. бийлеген) тартуу кылган.
Ысык-Көлдүн туштук-чыгышында жайгашкан Барсхан шаарында туулуп, Кашкарда билим алган дагы бир даңазалуу аалым — XI к. турк этнологу, диалектологу, фольклорист, тарыхчысы, тилчиси, географы, картографы, түрк боордоштугунун идеологу Мах¬муд Кашгари (Бархани) да ушул доордо жашаган. Анын «Диван лугат ат-турк» («Турк тилдеринин сөз жыйнагы») аттуу эмгеги жана андагы дүйнөнүн тегерек картасы белгилүү. Анын картасында Теңир-Тоо тоо системасы, Ысык-Көл, Баласагун, Барсхан, Кочңар-Башы шаарлары көрсөтүлгөн.

Каракытайлар, Селжукийлер жана Наймандар

Негизги макалаларКаракытайлар мамлекетиУлуу Селжук мамлекетиКүчлүк найман
XII к. экиичи чейрегинин башында азыркы Кыргызстандын аймагы чон саясий окуяларга туш болот. 1130-ж. чыгыш тараптан каракытайлардын башчысы Елүй Даши Жети-Сууга келип, Баласагун шаарын каратып, аны өз байтактысы (ордо шаары) катары жарыялаган. Каракытай гурхандары Караханийлердин ички ишине кийлигишпей, салык жыйноо менен гана чектелген. Кийин чыгыштан моңголдордон качып келген найман канзаадасы Күчлүк кара-кытайлардан бийликти тартып алат. 1218-жылы Жебе нойон баштаган моңголдор Алмалык, Баласагун, Кашкарды ээлеген учурда, Күчлүктөн запкы жеген калктын жардамы менен моңголдор мамлекетти кулатып, Кыргызстан Моңгол империясынын ичинде калат.

Моңгол доору

Негизги макалаУлуу Моңгол империясы
XIII-кылымдын башынан тарта Чыӊгыз-хан жетектеген моӊгол жапырыгынын натыйжасында Кыргызстан жана жамаатташ жайгашкан аймактар тарыхта биринчи жолу дүйнөлүк масштабдагы Моӊгол империясынын катмарына кирген.Чагатай баштаган моӊгол хандары башкарган Кыргызстан бул империянын эӊ маанилүү экономикалык жана маданий чордондорунун бири болгону дүйнөлүк тарыхта таасын чагылдырылган. Айрыкча Батыш менен Чыгышты байланыштырып турган Улуу Жибек жолунун бул доордогу ролу абдан күч алып тургандыгы белгилүү.

Теңиртоолук кыргыздардын доору

Кыргыз урууларынын экилтик мамлекеттүүлүгү (XVI-XVIIIкк.)[оңдоо | булагын оңдоо]

Негизги макалаКыргыз экилтик этносаясий бирикмеси
Байыркы энисейлик кыргыздардын урпактары болгон Алтай жана Эртыш боюндагы кыргыз уруулары XV кылымдын ортосунан тарта Моголистан мамлекетинин кулашынан пайдаланып, Теңир-Тоонун тоолуу-токойлуу чөлкөмдөрүнө көчүп келишип, бул жерде «Оң Канат» жана «Сол канаттан» турган экилтик этно-саясий структураны түзүшөт. Дал ушул экилтик структуранын алкагында Тенир-Тоону атамзамандан бери байырлап келе жатышкан түрк тектүү уруулар жана кийинчерээк моңгол доорунда чыгыштан көчүп келишип, түрктөшүп кетишкен моңгол тектүү уруулар кыргыздар менен аралашып, Теңир-Тоо кыргыздарынын калыптанышына чоң салым кошкон.

Орусия иимпериясынын курамында

Негизги макалаларОрусия империясыТүркстан генерал-губернаторлугу
Түркстан хандыктарынын бытырандылыка учураган мезгилдеринде түндүк-батыштан Орусия империясынын Орто Азияга умтулуу саясатынын натыйжасында Кыргызстан XIX-кылымдын ортосунда Россиянын букаралыгына кирет. Ушундан тарта Кыргызстан аймагына Батыш маданиятынын таасири арта баштаган.

Кеңештик биримдиктин мезгили (СССР)

Негизги макалаларКСРБКыргыз КСРы

Кыргыз ССРинин желеги
XX-кылымдын башындагы Россиядагы коммунистик режимдин орношу менен Кыргызстанда адегенде латын алфавитине таянган жазуу системасы, андан кийин кирилл алфавитине негизделген жаны адабий жазма маданияты ортого чыккан, ал ушул күнгө чейин уланып келе жатат.

Эгемендик мезгил

XX-кылымдын соӊунда СССРдин кыйрашы менен жетишкен эгемендик доорунда Кыргызстан алгачкы жолу БУУнун жана башка абройлуу эл аралык жана регионалдык уюмдардын мүчөсү болуп, эл аралык мамилелердин субьектисине айланды. Кыргызстандагы дүйнөлүк маданияттын таасирин негизинен англис тилинин ургалдуу түрдө жайылышы жана интернет желесинин кеӊири таркалышы аркылуу күч алып бараткандыгын байкоого болот.
Mitoloji Kervanı. Blogger tarafından desteklenmektedir.
Google Analytics